Mühendislik öğrenenler yabancı ülkelerin becerisini biraz öğrenirdi ama bizim yabancı ülkelerdeki gibi sanayimiz yoktu. Ticaret öğrenenler yabancı ülkelerin yöntemlerini öğrenirdi ama bizde sadece küçük dükkanlar vardı. Büyük ölçekli bir iş ortaya çıkarsa askerler hemen el koyardı. Ziraat öğrenenler de yabancı ülkelerin ziraatını öğrendi ama biz sadece büyülü ağaç yetiştiriyorduk. Bu yüzden eğitimin ve okulun toplumla hiçbir alakası yoktu. Öğrenciler mezun olduktan sonra ne yapacaklardı? Sadece iki çıkış yolları vardı: bürokrat veya öğretmen olmak.
İstatistiklere göre bizim üniversite mezun sayımız Mars'taki diğer ülkeler arasında en yükseği. Sayısal olarak birinci olmamız bizi yeterince tatmin ediyor. Hayır aslında kendimizle gurur duyuyoruz. Çünkü Kedi İnsanlar çok pratiktir. Bak, eğer sayılara bakarsan başka hiçbir ülkenin üniversite mezunu sayısı bizimle yarışamaz. Bu bir gerçek ve herkes bundan memnun olup gülümser. İmparator hazretleri de bu sistemi çok beğeniyor. Eğitime önem vermemiş olsaydı bu kadar çok üniversite mezunu olabilir miydi? Halka karşı mahcup olmuyor böylece. Öğretmenler de bu sistemden memnundur. Hepsi üniversite öğretim üyesi oldular. Bütün okullar en üst düzey okul haline geldi ve her öğrenci birinci oldu. Ne kadar gurur verici!
Ancak şimdiki eğitim sistemimizi yabancı ülkelerden kopyalayarak kurduk. Bu başkalarını taklit etmememiz gerektiği anlamına gelmez, bilakis taklit etmek hiç kolay bir şey değildir. Taklit etmek gereklidir ve uygarlığın ilerlemesini sağlayan önemli bir güçtür. ... İki yüz yıldır yeni eğitim sistemi ve yöntemlerini uyguluyoruz ama hiç başarılı olamadık. Bu da taklit etmeyi beceremediğimizi kanıtladı. Elimizdeki eski sistem işe yaramadı, taklit etmeyi de beceremedik.
Kedi ülkesi gibi bir uygarlıkla başa çıkmak kolay değildir. Ona çok yaklaşırsanız tıpkı boya gibi her yerinize bulaşır ve sonunda onun istediği gibi hareket etmek zorunda kalırsınız. Kedi Ülkesi denizdeki girdap gibidir. Yakın duranı içine çeker. Kedi Ülkesinde yaşamak isteyen biri tamamen Kedi İnsanlar gibi olmalıdır, aksi takdirde ona hiç yaklaşmamak en iyisidir. Büyülü yaprak yememek için elimden geleni yapmıştım ama sonuç ne olmuştu? Yemek zorunda kalmıştım! Buradaysan yemek zorundasın.