Cesur Yeni Dünya’yı ilk defa 5 sene önce okumuştum. Kitabı rastgele, sadece okudum diyebilmek için okumuş olduğumu 5 sene sonra fark ettim. Yanlış zamanda okuduğum bir kitabı seneler sonra tekrar okumak hem kendim için hem de kitap için güzel bir deneyim oldu. Kitabı biraz önce bitirmiş biri olarak söylüyorum sevgili Huxley: -belki uçan nesnelere bir uzay gemisi demedin, taksikopter ismi verdin, belki atom bombasını tahmin bile edemedin ama- her ne kadar distopya denilse de bence dünyanın tam olarak ihtiyacı olan sistemi anlatan bir eser kaleme almış. İnsanların kuluçka merkezinde üretildiği çünkü ‘anne ve babalığın’ birer ahlak dışı kavram olduğu, eğitimin hipnopedia denilen bir uykuda eğitim sistemiyle çözüldüğü ütopyalarını, salt ütopya sistematiğinden çıkarıp aynı zamanda “iyi edebiyat”sınıfına soktuğu güzel bir kitaptır.
“Öğrenciler kafasını sallayarak kesinlikle hemfikir olduklarını gösterdiler. Nasıl olmasınlardı, karanlıkta altmış iki binden fazla kez tekrarlanan bu cümle kendilerine salt doğru diye değil de, kendi kendini kanıtlayan, aksiyomatik, su götürmez bir gerçek olarak kabul ettirilmişti.”