Ne tuhaf; bir zamanlar hayatımızdaki en büyük boşluğu dolduranlar, hayatımızı bir boşluğa bırakan oldular... Sevdik anlamadılar, övdük anlamadılar... Defalarca anlattık yine anlamadılar. Sonra sustuk... Belki suskunluk anlatır dedik. Daha fazla konuşsak kıracaktık, biliyorduk. Çünkü bir yerden sonra içine de atamaz insan. Sığmayınca taşar ya her kap... Taşmayalım diye direndik. Sonra bir yol olsun önümüzde, nereye olursa artık dedik... Velhasıl gittik işte. Önümüze baka baka gözümüzü bıraktık geride. Kalbimizi söküp bıraktık... Yine anlamadılar. Korktuk sandılar, bir savaştı bu ve bizi kaybetti saydılar... Oysa kaybettiğimiz tek şey hislerimizdi bizim. Bunu da bir gün pişman olduklarında anlayacaklar. Çünkü geldiklerinde hiçbir şeyi bıraktıkları gibi bulamayacaklar. Haberleri olsun... .
Yavuz Sultan Selim o asrın en üstün teknolojisiyle donandığı, coğrafyayı ve iklimi öğrendiği ve hesapladığı için çölü çok rahat ve başarılı bir şekilde geçti. Mısır Seferi, Osmanlı askerî teknolojisinin ama bunun yanında çevre bilgisinin de gelişmişliğini göstermektedir. O dönemde Osmanlı, askerî teknoloji bakımından bir Rönesans devletidir. Yavuz Sultan Şelim Han gibi, 24 yıl Trabzon vilayetini yönet miş, şehzade olarak idari ve askerî bütün marifetini göstermiş, Gür cistan’a seferler yapmış biri, bu imparatorluğu 8 yıl yönetmiştir. Bu 8 yılın içinde, bugünkü Güneydoğu Anadolu’yu, Doğu Anadolu’yu, Suriye’yi, Lübnan’ı, Filistin’i, Mısır’ı ve Hicaz’ı da Osmank impara torluğuna katmıştır. Bu çok büyük bir parçadır. îki sene içinde ele geçirilen bu bölge, dört asır boyunca imparatorlukta kaldı.
Önümüzde birkaç dil bilen, tarih okuyan, musiki dinleyen, Doğuya ve Batı’ya açık, imparatorluk protokolünü kendisi çizen, sarayını buna göre tasarlayan, mütevazı yaşasa da bir büyük hükümdar var dır. Ve o, ateşli silahları kullanan bir ordunun başındaki mareşaldir. Bu da çok önemli. Babası mareşaldi, dedesi mareşaldir, büyük de desi de mareşaldir; fakat Fatih, ateşli silahların kullanıldığı, çağdaş bir ordunun mareşalidir. Ve bütün bu özelliklerin etrafında bu genç insanın, bu dâhinin çizdiği hükümdar portresi son derece orijinal dir.
Kitap bildiğiniz Fatih Altaylı ile program yapıyormuşuz gibi öyle derinlemesine bilgi yok sadece atıştırmalık şeyler. 1-2 günde okunabilir güzel fena değil ama okurken para kazanmak veya kitap basmak için yapılmış hissi geldi.
Orhan Pamuk hakkında karalama kampanyalarının etkisi altında önyargılı olarak kitabı aldım ama Orhan Pamuk'un mükemmel bir yazar olduğunu Füsun ve kemal hikayesi ile gösterdi.
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,6bin okunma
"Kıvrık uçlu gemilerin yanında, toprağa yük olacak şekilde utanç içinde
yaşamaktansa,
bana haksızlık edeni cezalandırdıktan hemen sonra ölürüm daha iyi!" dedi.
Onun
ölümü ya da tehlikeleri umursadığını mı sanıyorsun?