"Bu zarif papatya coşkuyla bizi seyrediyor. Topraktan ayrılıp suya konduğu için ömrünün kısaldığının farkında. Bu yüzden de yaşadığı her anın değerini biliyor. Mutsuz olmamaya bakıyor. Burası onun için oldukça sıkıcı aslında. Ne çiçek tozlarını dağıtacak böcekler, kuşlar, ne de başka çiçekler var. Bir şarkı söylüyor, duyuyor musunuz? Biraz hüzünlü, biraz coşkulu bir şarkı bu. 'Doğa perisi şarkımı duysa, ölümsüzlük armağan eder mi bana?' diye düşünüp duruyor bir yandan da."
Bir an, ıslak, kıllı yanaklarıyla birbirlerine yapışarak kaldılar. Yürekleriyle, ruhlarıyla, kafalarıyla bir olmuşlar gibi anlıyorlardı birbirlerini.
- Onlara denizi anlat, diye fısıldadı Abutalip.
Bu onun son sözleri oldu.
Yorga atta yegerin yagır yeritek
Silinmez könlümden suretin senin.
~Yorga atın sırtındaki eyer izleri gibi,
Aşkımız da hiç silinmez ve senin hayalin gönlümden hiç çıkmaz