Can garip, can suskun....
Sevda karşısında hayatın ne önemi var.
Her hayat hikâyesi bitmiş bir aşktan yol alıyordu.
Yoruldum artık başıboş sokaklarda, sonu gelmeyen kaldırımlarda yürümekten.
Bir sabah uyandığınızda Gregor Samsa'dan daha talihli olmayabilirsiniz. Hayatın küçücük bir ayrıntısında hiç göze batmayan bir nesneye dönerseniz örneğin.Gitgide artar yabancılaşma nız.Bir banka cüzdanında ya da cebinizdeki kredi kartında uzayan rakamlardan biri oluverirsiniz mesela. Mevduat hesaplarında büyümeye bırakılmış bereketsiz bir hayatın tam ortasındaki rakamlardan biri.
O döneme kadınlar üzerinden bakmak bilinçli bir tercih miydi hatırlamıyorum, belki de kadınların yüzünde belirginleşen hikâyelere bakmak ve anlatmak hakikatin derinliğini daha çok hissettiriyor..
Sinemaya gitmek, karanlığın içinde kaybolup beyaz perdeye düşen görüntülere dalmak, hiç olmazsa film süresince dışardaki gerçeklikten kurmaca bir gerçekliğe kaçmak, bugün olduğu gibi o zamanlarda da hayatımın özel anlarına karşılık geliyordu...