Bin farklı ifadesi olan yüzü de gördüm, kalıptan çıkmış gibi tek bir ifadesi olan yüzü de.
Yüzeydeki ışıltısının altındaki çirkinliği seçebildiğim yüzü de gördüm, güzelliğini görmek için ışıltısını kaldırmak zorunda olduğum yüzü de .
Boş yere kırışıklıklarla dolmuş , yaşlı yüzü de gördüm, üstüne her şeyin işlendiği, pürüzsüz yüzü de.
Yüzleri tanırım, çünkü gözlerimin dokunduğu kumaşın ardına bakar, oradaki saklı gerçeği görürüm.
Benim her an direnmeye çabaladığım bilinmiyordu. Her zaman yaşamak için bir neden, beklemek ve umut etmek için bağlanacağım küçük de olsa bir gerekçe buluyordum.