Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif Tekin

Bir ilişkiyi boza­bilecek olan sadakatsizlik, şayet ilgili kişiyi aşırı rahata alış­tırmış olan hayat düzenini sarsarsa, niyet o olmamasına rağmen iyi sonuçlar doğurabilir o. Varoluşsal bir tehdit anından, ontolojik bir öz düşünüm vesilesi çıkabilir: Nedir benim ger­çekliğim, onun karşısındaki duruşum nasıl, olanaklarım ne­rede, bunların hangilerini gözden kaybetmişim? İnsan, çok­tandır söylenerek veya sessizce yakındığı bir olağanlığa dö­nüşerek sırtında bir yük halini almış olan gerçekliği muha­faza etmeyi ister birdenbire, ya da daha önce görmediği ola­nakları fark eder. Ne yazık ki, iyi insan için olumlu inşa ça­lışmasını mümkün kılan, hatta yaşamayı sürdürebilmek için bunu ona neredeyse zorlayan, kötünün yol açtığı tahribat­tır bazen.
Reklam
Bir insanın büyüklüğü, bi­raz da düşmanlarının yapıcı başarısı anlamına gelirdi. Çün­kü akıllı bir insan, diyordu Gracián, düşmanlarının gayzı­nı, kendi kuvvetli ve zayıf yanlarını iyi görebileceği bir ay­naya dönüştürür. Bu onun, hataları ve eksikleri üzerine ça­lışıp, "zorlukların oluşturduğu dağları" aşmasını, en niha­yet düşmanlarının kötülüğünü istemesi ve hasedi sayesin­de büyümesini sağlar. Bir insanı ortadan kaldırmayı hedefle­yen, böylece onu kendini kanıtlamaya zorlayan düşmanlık­tan çok daha tehlikelisi, yağcılıktır Gracian'a göre. Yağcılık, yağ çekilenin kara lekelerini örter ve artık kendini geliştir­mesine izin vermeyen bir kendinden memnuniyete iter onu.
lovely haters xoxo
Düşman­lık bir mutsuzluk nedeni değildir, "bütün insanlar bizi iyi ve bilge bulmuyorlarsa", bundan huzursuzluk duymamak gerekir. Bir insan belirli meziyetlerle temayüz ettiği oranda, başkalannın kıskançlığını çekeceğinden emin olabilir. Hiç­ birimiz, düşmanlarımızı hor görmemeliyizdir, onlar isteme­den bize "en büyük hayrı dokunanlar"dır. Onlar, düşmanlık güttükleri kişilerin, kibir ve dostlarının iyi niyetli müsama­hası yüzünden saklı kalan hatalarına dikkat etmelerini sağlarlar. Onu kendini geliştirmesi için mahmuzlar ve ona hep tetikte olmayı öğretirler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Düşmanların benliğimize büyük, hatta neredeyse dost­ların gösterdiğinden bile büyük bir dikkat göstermesi de bir memnuniyet sebebidir. Hayatımızın ve işimizin, hissiyatı­mızın ve düşünüşümüzün her ayrıntısı -isteyebileceğimizin çok fazlası- onların ilgisi dahilindedir. Ne yaptığının farkın­da olmadan, benliğe neredeyse başka bütün kaynakların te­min edebileceğinden daha fazla zengin enerji sağlarlar böy­lece. Düşmanlar adeta öyle kolay da kurumayan insanüstü kuvvetleri uyandırırlar ve hayatında bir motivasyon sıkıntısı, çalışmasında bir ilham eksikligi hisseden herkes minnet­le bundan istifade edebilir. "Şunlara göstereyim" hırsı, daha büyük gayretleri mahmuzlar. Diyelim bir firmada veya kurumda, üzerimde bir kudre­ti olan düşmanlar, beni dezavantajlı duruma düşürmek is­terler, ama ben de bunu bir avantaja çevirmeye çalışır, ye­ni projelere girişmek için derin bir nefes alırım. İlerlememi engellemek ister, beni açığa düşürürler, fakat ben de zor durumlarla baş etme becerimi geliştirmeye çalışırım. Böy­le böyle, meselemi daha keskin hatlara büründürmeyi, onu daha fark edilir kılmayı, böylelikle başkalarının gözüne da­ha iyi görünmeyi başarırım, mucizevi bir şekilde. Becerimi kanıtlamayı daha iyi başardıkça, düşmanlar da normal gö­rünmeyen, horlayıcı ön yargılarıyla haksız duruma düşer ve alay konusu olurlar; gerçi bu onları yeni fenalıklara kışkır­tır ama beni de yeni eylemlere motive eder - bir 'perpetuum mobile' mükemmel başarılar üreten bir makine.
Düşmanlık kelimesi, tam dolgun anlamını ancak bu arka planın önünde kazanır işte: Düşmanlık bir insana basbayağı can verebilir onun varlığına ruh, yani enerji bahşedebilir ve hayat üfleyebilir. Böyle mahmuzlandıkça, sürekli üzerin­de çalıştığı benliğinin - modern deyimiyle- fit kalmasını sağlar, artık sıkıcı bir varoluşla kanaat etmez. Kendi benliğinin tanımına yapılan belirleyici bir katkıyı düşmanlarına borç­ludur, çünkü onlarla zıtlaşırken ne olmadığı berraklaşır zih­ninde: "Ben onlar gibi değilim! "
Reklam
Düşmanlığın şükran duyulacak bir başka vasfı, yüksek bir değer olan sevginin kıtlaşmasıdır. Bir insana uzun süre gayet doğal görünen bir şey, yani diğer insanları sevebilmek ve on­lar tarafından sevilmek, şimdi özel bir değer olarak temayüz eder: Düşmanlığın olumsuz tecrübesi, sevginin olumlu tec­rübesinden yeniden çok şey kazanmayı sağlar, oysa karşıtını tanımayan ve namütenahi tasarrruf edilebilen bir sevgi, çok kolay değersizleşir.
Düşmana dönük nefretin önceli, mutlaka kendinden nefrettir. Kendi içinde tatmin bulma çabasından kaçınan herkes, dış düşmanından kendi içindeki düşman gibi nefret etme tehlikesine düşer.
Oysa kitaplarda bu kapıların gizli saklı yerler ol­madığı yazılıydı. Dayanabileceğimiz, ardına kadar aça­bileceğimiz ya da kapatabileceğimiz tek yer kafamızdı.
yanaklarımı seviyorum bu yüzden ağlamıyorum yanlış anlaşılmasın
Ağlamıyorlardı, çünkü yanaklarına iş çıkarmak istemi­yorlardı, çünkü yüzleri zaten mezar taşının üzerindeydi, yanak yanağa yuvarlak bir fotoğrafta. Kim bilir nicedir mezar taşındaki buluşmayı bekliyorlardı.
Reklam
Yaşama katlanamadığın zamanlarda dolabını düzenle. O zaman dertler ellerinin arasından kayıp gider, kafan boşalır, diyor anne.
Kurtulamadığı bir bela gibi seviyor ve bir türlü durmu­yor
Bir çocuk tırnaklarını kestirmiyor. Acıyor, diyor ço­cuk. Anne çocuğu giysilerinin kemerleriyle iskemleye bağlıyor. Çocuğun gözleri doluyor ve bağırıyor. Tırnak makası durmadan düşüyor annenin elinden. Her par­makta makas bir kez yere düşüyor, diye düşünüyor ço­cuk. Kemerlerden birine, çimen yeşili olanına kan damlı­yor. Çocuk biliyor: bir yerin kanarsa ölürsün. Çocuğun nemli gözleri anneyi iyi seçemiyor. Anne çocuğu seviyor. Kurtulamadığı bir bela gibi seviyor ve bir türlü durmu­yor, çünkü tıpkı çocuğun iskemleye tutsak olduğu gibi onun aklı da sevgisine tutsak.
Tıpkı otları ayaklarımızla ezip geçtiğimiz gibi, ağzı­mızdaki sözcüklerle de ezip geçiyoruz pek çok şeyi. Ama suskunluğumuzla da.
Sustuğumuzda itici oluyoruz, dedi Edgar, konuştuğu­muzda ise gülünç.
Oysa hiçbir şey geçmiş gitmiş değildir, şeytanla yapılan anlaşmalar bile. Dışarıya karşı unutmuştur insan ama kendi içinde asla.
2.863 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.