Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alara Can

Çünkü insanoğlunu sabretmekten, dış koşulların gücüne boyun eğmekten daha korkunç bir şekilde sakatlayan başka hiçbir şey yoktur.
Sayfa 333
Reklam
Katlanmak, bana göre değildi; hayvanlara, ağaçlara, taşlara özgü bu fazileti arada bir benim de gösterdiğim oldu; ama ben bunu yalnızca kendimi denemek, gücümü ölçmek, şu dünyada neye ne kadar dayanacağımı anlamak için yaptım.
Sayfa 333
Bütün insanların aynı şeyi konuşmaları hoşuma giderdi. Hayat kötü, yaşadın mı iyi yaşayacaksın! Herkesin söylediği buydu! Ne var ki, dillerinden düşürmedikleri bu iyi yaşama isteğinin kimseyi hiçbir şekilde bağlamadığını, atölyedeki gündelik hayatta, ustaların birbirleriyle ilişkilerinde hiçbir şeyi değiştirmediğini görüyordum.
Sayfa 318

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bizde neşe kendi başına var olamadığı gibi, ona salt neşe olarak değer de verilmez; derin Rus hüznünü bir parça olsun yatıştırabilmek için, neşeyi, gömülü bulunduğu derinliklerden özel çabalarla çekip çıkarmak gerekir. Kendi başına var olamayan neşede, neşeye özgü bir iç gücün olup olmadığı kuşkuludur ve bu kuşku, neşenin neşe olarak varoluşundan değil, hüznü bertaraf etmek amacıyla çağrılmış olmasından kaynaklanır.
Sayfa 311
Amaçlarına ulaşmak canlarını dişlerine takarak direnen insanlara saygı duymayı, manevi güce değer vermeyi öğretmişti bana okuduğum kitaplar.
Sayfa 272
Reklam
Ucu bucağı olmayan şeydir, düşünce.
Sayfa 269
Korkunç bir can sıkıntısının pençesinde kıvrandığını gördüğüm bu insanların kendilerini kaptırdıkları o aptalca ve acımasız şakalarını ancak, can sıkıntısının insanı tüketen gücüne karşı haşarısız bir başkaldırı çabası olarak açıklardım kendime.
Sayfa 268
"Gördüğün gibi, iyi insan çoktur dünyada, hüner onları arayıp bulmakta!"
Sayfa 217
Ve bu kitaplarla içimde sarsılmaz bir inanç yer etti: Dünyada yalnız değildim, yok olup gitmeyecektim!
Sayfa 217
"Yaşamayı biliyorsan, kıskançlıktan çatlıyor ve sana hınç duyuyorlar", dedi düşünceli düşünceli, "bilmiyorsan, bu kez de küçük görüyorlar..."
Sayfa 216
Reklam
İnsanların ayıplarını izlemek, para ödemeden yararlanabileceğiniz tek eğlencedir. Benim patronlarımın tek eğlencesiyse, sürdürdükleri namuslu, çileli, kıt kanaat hayatın öcünü alır gibi yakınlarına sözle işkence etmekti.
Sayfa 212
Kitapların gerçi ilk sayfalarından son sayfalarına dek erdemli insanlar kötülerin karşısında taş bir duvar gibi sarsılmadan dikiliyor ve bütün kötü niyetler, ayıplar, eksiklikler de kaçınılmaz biçimde bu taş duvara çarpıp parçalanıyordu; ama taş duvar, taş duvardı ve insanda hiçbir sevecenlik yaratmıyordu. Öyle ya, bir duvar ne denli güzel ve sağlam yapılmış olursa olsun, bu duvarın ardındaki bir elma ağacından elma koparmak isteyen biri, elma koparacak yerde karşısına geçip de hayranlıkla duvarı seyretmez. Ve bana artık içinde hayatı barındıran en değerli şeyler, hep bu erdem duvarının gerisinde bir yerlerde gizliymiş gibi geliyordu...
Sayfa 195
Kitapların acımasız kişileri, işleri, çıkarları gereği acımasızdılar; onların niçin acımasız olduğunu hemen her zaman anlayabiliyordunuz. Oysa ben hiçbir amacı, anlamı olmayan acımasızlıklara tanık oluyordum; hiçbir çıkar beklemeksizin, salt eğlenmek için acımasız davranışlar sergiliyordu bizde insanlar.
Sayfa 193
Okuduğum kitapların hepsinde ortak bir yan vardı: İyi insanlar mutsuzdular ve kötüler onların tepelerine biniyordu. Kötülerse iyilerden hep daha başarılı ve akıllıydılar. Ama sonunda kötüler -nasıl olduğu pek anlaşılmasa da- bir şekilde yeniliyor ve iyiler üstün geliyordu.
Sayfa 192
Çok geçmeden de ayyaş için içki neyse, benim için de kitap oydu.
Sayfa 187
1.239 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.