Herkes söylenecek ne çok şey buldu
Ve söyleyeceğini ne güzel söyledi!
Ya ben? Ben ne yaptım, peki?
Konuşma sırası bana gelince,
Ters çevrilmiş tespih böceği gibi, önce
Kollarımın, bacaklarımın kalabalığında
Güç bela dilimi arayıp buldum;
Sonra da, "Ya! evet, evet, evet, dedim,
Her şey tıpatıp sizin dediğiniz gibi,
Her şey tıpatıp sizin bildiğiniz gibi,
Siz aramasanız da, bayanlar, baylar,
Siz aramasanız da, Gerçeği,
Ona götüren yol, döne kıvrıla,
Sizin ayaklarınızın altından geçiyor.
Öyle değil mi ama, öyle değil mi?
Bana gelince, ben yolun kıyısında,
Bu kayanın altında ve ucunda bu kalemin,
Öyle kıvrılmış, düşünüyorum,
Düşünüyorum da,
Yol öyle olmuş, böyle olmuş,
Fark eder mi, diyorum, kendi kendime,
Fark eder mi, sen duruyorsan
Ve yol senin kıyından geçiyorsa!"