"İçki meselesi bu, diye düşündüm kendime bir içki alırken.
Eğer berbat bir şeyler olmuşsa, unutmak için içersin.
İyi bir şeyler olursa kutlamak için içersin.
Hiçbir şey olmamışsa bir şeyler olması için içersin."
"Uçsuz bucaksız geniş nehirleri aşan, dev köprüleri inşa etmeyi biliyoruz ama şu basit ‘ben kimim?’ sorunu çözümlemekten aciziz.
Lokomotiflerimiz bütün bir kıtayı dolaşıyorlar ama aklımız ’ben’in sırrına erişemiyor. Astronom, teleskobunun objektifinde en uzak yıldızları yakalamayı beceriyor ama tutkularına tümüyle hakim olup olmadığı sorulduğunda başını utançla yere eğiyor. Dünyanızla ilgili bir sürü merakımız var ama derinde ki benliğimizden söz edildiğinde kayıtsız kalıyoruz. Güneşin altındaki hemen her şey hakkında olağan üstü ayrıntılı bilgiler toparladık, dünyayla ilgili bütün cisimlerin ve olayların işleyişini, niteliğini ve özelliklerini biliyoruz ama kendimizi tanıyamıyoruz.
Akla gelebilecek bütün bilimlerde derinleşmiş olanlar bile ‘ben’ bilgisinin temel kavramlarından uzaktalar. En küçük böceklerin hayatının ‘niçin ve nasıl’ını bulmuş olan bilginler, kendi varlıklarınınkini bilmiyorlar.
Her şeyin değerini biliyoruz, ama kendi tek değerimiz konusunda cahiliz."
Paul Brunton
"Kararsızlık içinde bocalamak doğru değil"dedi. Eğrisi doğrusu diye uzun boylu düşünülürse hiç bir adım atılamaz. İlerleyeceğim diye karar vermelisiniz.
İleriye her adım atışımızda, korkunuz o kadar eksilecektir..
"Açtık çok açtık çok çok açtık
Ekmek istedik kadın istedik tanrı İstedik
ve oturup ağladık niye
ve niye hiç görmemiş gibi sanki
oturup hep birlikte ağladık ona şaşıyorum
ona şaşıyorum biz sanki hiç ekmek görmedik
yemek için
"Yediğin her portakalın hayatında yediğin en güzel portakal olma olasılığı vardır. Ama sen mükemmeli arayarak bir kasa portakalı tüketirsen ulaşacağın tek şey aptal bir karın ağrısı olur. Bir şeye karşı ne kadar az beklentin olursa ondan o kadar lezzet alırsın. Bu yüzdendir ki hayatını değiştiren lezzetleri hiç beklemediğin anlarda tadarsın.."
Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım
Keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı.
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.
Söz dedim, söz verdim.
Ruhumu gömdüğüm yer hala belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.”
sessizlikten midir,
sakinlikten midir,
karanlıktan mıdır,
insanın düşünmeye vakti olduğundan mıdır?
Her şeyin ikiye katlandığı zaman dilimidir gece;
iki kat hüzün,
iki kat özlem,
iki kat yalnızlık,
iki kat..
iki..
....