“Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim,” dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.”
Kendi yazgısını elinde tutamayan, kendini yönetenleri sorgulamayı aklından bile geçirmeyen araba beygiri Boxer, "kendi kuvvetlerinden haberdar olmayan yavrular"ın en çarpıcı örneğidir. "Daha erken kalkacağım, daha çok çalışacağım... Napoleon her zaman haklıdır!"demekten asla vazgeçmez. Ama sonunda, hastalanıp ıskartaya çıkarıldığında, at kasabını boylamaktan kurtulamaz. Kendisini ölüme taşıyan arabanın içinde, kapıya attığı umarsız çifteler, tüm hayvanların yitip giden umutlarını da yankılandırır.Özgürlüklerini savunamayanların ödedikleri bedel ağırdır. Özgürlük değerli olduğu ölçüde kırılgandır da...
"Binalar bize bir şeyler anlatırken bazen alıntı da yaparlar. Yani, kendilerini ya da kendilerine benzeyen başka binaları gördüğümüz bağlamlara gönderme yapar, bu bağlamlarla ilgili anılarımızı tazelerler. Çağrışım yoluyla iletişim kurarlar. Binalara ya da mobilyalara bakınca, onlar ile onlara baktığımız andaki tarihsel ya da kişisel durum arasında bir bağlantı kurmadan edemeyiz. Sonuç olarak, bizim için mimari ya da dekorasyon üslupları, bunlarla ilk karşılaştığımız dönemi bize hatırlatan birer andaç haline gelir."
"Gecenin gerçekdışı gölgelerinin ardından alışkın olduğumuz gerçek yaşam çıkagelir. Kaldığımız yerden devam etmek zorundayızdır; bıkkınlık verici tektipleşmiş alışkanlıkların sürdürülebilmesi için gerekli çabayı devam ettirme zorunluluğu omuzlarımıza çöker. Bazen de bir sabah gözlerimizi, karanlıkta gönlümüze göre yeniden tasarlanmış bir dünyaya açmak için çılgınca bir istek duyarız; her şeyin yepyeni biçim ve renklere büründüğü, değişip dönüşebilen, sırlarla dolu, geçmişe dair hemen hemen hiçbir iz taşımayan, her tür bilinçli yükümlülükten ve pişmanlıktan azade, sevinçli anıların hüzünlendirip mutlu anıların acı vermediği bir dünya."