Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe Özkan

Ayşe Özkan
@Ayseozkan35
PhD
İzmir
İzmir
11 okur puanı
Eylül 2019 tarihinde katıldı
Bu elle tutulamayan, bu korkunç sorumluluk durumunu bütün açıları ile yüklenen biri olacağım yerde, sözgelişi odandaki, o her zaman seni görebilen mutlu dolap olsam, ne iyi olurdu: seyrederdim seni, koltukta oturuşunu, mektup yazıșını, yatıșını ya da uykuya dalışını.
Reklam
seni gördüm bu sabah düşümde gene. yan yana oturuyoruz.. sen itiyorsun beni, ama kızmadan; gülerek. üzülüyorum, ittigin için değil, seni itmeye zorlayan davranışıma üzülüyorum. sızlanmayan, yakınmayan herhangi bir kadına davranır gibi davranıyorum sana; sessizliğinin ardındaki sesi (hem de bana seslenen sesi) duymadığıma üzülüyorum. duyamadım mı dersin? duymuş da olsam, karşılık veremedim ya!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eğer bedensel birleşme arzusunu sevgi doyurmuyorsa, eğer cinsel sevgi aynı zamanda kardeşçe sevgi değilse, bu birleşme geçici, hazza dayalı bir duygu olmaktan öteye gidemez. Ne var ki sevgi olmadan bu "birlik", eskisi kadar yabancı ve uzak iki insanı bırakır geride.
Sayfa 74
126 syf.
·
Puan vermedi
İnsanlardan, hatta tüm canlılardan uzak durmaya çalışan bir adamın ruhuna iyi geleceğini düşündüğü tüm eylemleri yaptığını görüyoruz bu kitapta. Öyle ki; bu kişi bacağına sürtünen bir kediden, me'leyen bir koyundan bile nefret etmekte.. Birçok insanla çıkarları doğrultusunda bir araya gelip yine aynı şekilde yollarını ayıran ve her seferinde yalnız kalma ihtiyacı yüzünden birçok ada keşfetmek durumunda kalan biri.. Bir kameranın objektifini kapatır gibi de sonlanan bir hayat.. Bize dair çok yer var satırlarda.. Okurken kendinizi bulabileceksiniz.
Adaları Seven Adam
Adaları Seven AdamD. H. Lawrence · Notos Kitap · 2013344 okunma
Reklam
Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken (aktif) ilgidir. Çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onun çiçek sevgisine inanmayız.
Sayfa 47
Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?
Konuşmaya ne lüzum vardı? Bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.
Göğsünün içinde, bu asırlık ağacın kabuğu gibi, yarıklar bulunduğunu sandı ve gırtlağına kadar bir ateşin çıktığını hissetti. Aman Yarabbi, ne kadar yalnızdı.. Yalnız, gökyüzündeki yıldızlardan çayın dibindeki çakıllara, doğu tarafından kopup gelen bulutlardan batı tarafındaki denize kadar uzanan ve yayılan bu kocaman gecenin içinde, yapayalnızdı. Düşüncelerini hangi istikamete koșturursa koștursun, karşısına kimse çıkmıyordu. Şu anda bu koskoca dünya üzerinde kendisini düşünen tek bir kişi bile mevcut olmadığına o kadar emniyeti vardı ki, acı bir kabadayılıkla kendisi de hiç kimseyi düşünülmeye layık bulmuyor; fakat bundan, sebebini anlayamadığı bir üzüntü duyuyordu..
Bizim küçük Anadolu şehirlerimizde bu müzmin evlenme hastalığı daima hüküm sürmektedir. En kuvvetliler bile bir iki sene dayanabildikten sonra bu amansız mikroptan yakalarini kurtaramazlar ve kör gibi, önlerine ilk çıkanla evleniverirler.
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.