Neşe, keder, umutsuzluk, sevecenlik,
zafer sevinci hiçbir nedene dayanmayan, sanki bir delinin duygularıydı.
Ve tıpkı bir delinin duyguları gibi
bu duygular da beklenmedik bir anda geçip gidiyordu.
Paranın kazanılması için harcanan emek, bu parayla satın alınan şeylerin verdiği memnuniyete uygun
düşüyor mu, düşmüyor mu?
Bu düşünce artık uzun zamandır yitirilmişti.
gözlerindeki ışık yine söndü. Yine dünkü gibi birdenbire, en ufak bir geçiş olmadan kendini mutluluğun, huzurun, onurun doruğundan umutsuzluğun, öfkenin ve aşağılanmanın uçurumuna atılmış hissetti. Yine herkes ve
her şey iğrenç gelmeye başladı.