Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bahri Gün

Çağrışımlar
Çok küçük bir yalanı Çok büyük bir orantıda Dinlediniz mi.. Çok büyük bir yalanı Çok yalın bir doğrultuda Söylediniz mi..
Reklam
Yaşamak
I Biliyorum, kolay değil yaşamak, Gönül verip türkü söylemek yar üstüne; Yıldız ışığında dolaşıp geceleri, Gündüzleri gün ışığında ısınmak; Şöyle bir fırsat bulup yarım gün, Yan gelebilmek Çamlıca tepesine... -Bin türlü mavi akar Boğaz\'dan- Her şeyi unutabilmek maviler içinde. II Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Reklam
"Konaksız bir yolculuktur, dünya..."
"Neciyim ve kimim bu âlemde? Ucunda ölüm olan bir hayat için bunca debelenmek niye?"
Bakara / 85. Ayet ثُمَّ اَنْتُمْ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ تَقْتُلُونَ اَنْفُسَكُمْ وَتُخْرِجُونَ فَر۪يقًا مِنْكُمْ مِنْ دِيَارِهِمْۘ تَظَاهَرُونَ عَلَيْهِمْ بِالْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِۜ وَاِنْ يَأْتُوكُمْ اُسَارٰى تُفَادُوهُمْ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيْكُمْ اِخْرَاجُهُمْۜ اَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍۚ فَمَا جَزَٓاءُ مَنْ يَفْعَلُ
Paulo Valery: Yaşamak için unutmak lazımdır. Lacan: Hasta hatırladığı için iyileş(e)mez. Nietzche: Unutan iyileşir.
Reklam
Uzak
''...Taşradan gelmişsiniz, işiniz gücünüz torpil aramak. Bir vasıf filan bulmak diye bir derdiniz yok. Amcaydı, dayıydı, bakandı, milletvekiliydi cart curt. Her şeyi hazır bulmaya çalışıyorsunuz.''
Kasaba
''Size şunu söylemek istiyorum. Evet belki ben bir baltaya sap olamayan, sıkıcı ve acınacak durumda biriyim. Tersliğim, uyumsuzluğum canınızı sıkıyor. Galiba hiçbir yeteneğim de yok. Kanımdan başka da verecek bir şeyim... Gençliğim, kimseye gerekli olmayan bir izmarit gibi yok olup gidiyor. Ne bir yuvam, ne dostlarım, ne de bir işim var. Gençliğimin en verimli çağında, bu kasabaya kısıldım kaldım. Erkekliğim, dinçliğim, kalbim gözümün önünde eriyor. Şunu da söyleyeyim, askere gitme vakti gelene kadar bu kasabadan kurtulmaktan başka bir şey düşünmedim. Ama o sabah gelip çattığında, beni bu kasabaya bağlayan, o güne kadar fark etmediğim daha derin bağlar olduğunu fark ettim. Çiğ damlalarıyla kaplı kavaklardan havaya ince bir koku yayılıyordu. Nedense o gün bana bu kavakları, çamları, çınarları hayatımda sanki ilk kez görüyormuşum gibi geldi. Sabahın bu erken vaktinde sokaklarda serseri bir mayın gibi dolaşan köpek çetelerinden başka bir şey olmaz. Galiba bu sessiz sabahları, köpekleri, toprak kokusunu seviyorum. Ama bu kasabada yaşayan insanları ve onların küçük hesaplarını anlamıyorum. Ruhuma yabancı ve boğucu buluyorum. Şimdi söyleyin bana büyük, ciddi ve herkese gerekli bir işin yapıldığı bir yerlere gitmek istemekte kötü olan ne var?''
Nuri Bilge Ceylan
Nuri Bilge Ceylan
Aynı Adam
Tozludur saçlarım, saçlarımdan devrilmiş sarayların dumanları savrulur yüzüm yanıktır yüreğime bir karanfil sokuludur ve partizanca darbelerin dünyaya ilen şavkı benim göğsüme göğsüme vurup durur. Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum bahar da sürgülenir içime katranlar da hem koşarak yarattığım sevgiler vardır hem körlenmiş sevgilerin acısıyla koştururum. Beni sular kocaman taşları parçalayarak hatırlıyor dağlarda ve beni hatırlatıyor çeltik tarlalarında aynı sular umutlu sakinlikleri lohusalıklarıyla. Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum kökten dallara yürüyen sular gibi yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir dağların esmer ve yaban telâşından kurtula diye torna tezgâhlarında demir. Yürürüm çünkü ölümdür yürünülmeyen yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri kanla dolar pazuları tarladakinin hızar gürültüsü içinde türkülenir bir öteki gökleri göğsümden aşırtarak yürürüm yağlı kasketimin kıyısında nar çiçekleri. Aynı adam Ekim günlerinden beri gümbür gümbür gelirim teneke damların üstüne safi sinirden doğan güneş portakallar fırlatarak parlıyor benim adım larımla anladım neden yorgunluk gülümserlik getiriyor insana hayatın bana başat bana avrat oluşunu öğrendim işçiler bunu kurşunlanarak öğrendi on beşinde bir arkadaş inancını savunurken yargıca anladı bulana durula akmakta olan şeyi. Yürüyorum azarlanıyorum fışkıran başaklarla iki bomba gibi taşıyorum koltuğumdaki bir çift somunu hurdahaş bir sancıyla geçiyorum badem çiçekleri altından gözlerim nemli değil gözlerim namlu.
İsmet Özel
İsmet Özel
(1944)
Sana İbret Gerek
Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri, Eğer taş olsan erirsin, bakıp görünce bunları. Şunlar ki çoktur malları, gör nice oldu halleri, Sonunda bir gömlek giymiş, onun da yoktur yenleri. Hani mülke benim diyen, köşk ve saray beğenmeyen, Şimdi bir evde yatarlar, taşlar olmuş üstünleri. Bunlar eve girmeyeler, züht ve taat kılmayalar, Bu beyliği bulmayalar, zira geçti devranları. Hani o şirin sözlüler, hani o güneş yüzlüler? Şöyle kayıp olmuş bunlar, hiç belirmez nişanları. Bunlar bir vakt beğler idi, kapıcılar korlar idi, Gel şimdi gör bilmeyesin, beğ hangidir, ya kulları? Ne kapı vardır giresi, ne yemek vardır yiyesi, Ne ışık vardır göresi, dün olmuştur gündüzleri. Bir gün senin dahi Yunus, benim dediklerin kala, Seni dahi böyle ede, nitekim etti bunları.
Yunus Emre
Yunus Emre
O da iyidir
Yataklarımızda ölmek de iyidir temiz bir yastıkta ve arkadaşlarımızın arasında. Bir kez olsun ellerimiz göğsümüze kapanmış, boş ve solgun, çiziksiz, zincirsiz, bantsız ve belgesiz ölmek iyidir. Temiz bir ölümle ölmek iyidir, gömleğimizde deliksiz ve kaburgalarımızda delilsiz. Yanağımızın altında kaldırım taşı değil, beyaz bir yastıkla, ellerimiz sevdiklerimizin elleri arasında, çaresiz doktorlar ve hemşireler etrafımızda, arkamızda zarif bir vedadan başka hiçbir şey bırakmadan, tarihe aldırmadan, dünyayı öylece bırakarak, bir gün bir başkası onu değiştirir diye umarak ölmek iyidir.
Mourid Barghouti
Mourid Barghouti
411 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.