Bir duvar vardı, önemli görünmüyordu. Her duvar gibi iki yüzlü, iki taraflıydı. İçeride mi yoksa dışarıda mı olduğunuz, duvarın neresinden baktığınıza bağlıydı.
Osmanlı Ordusu'nun Avrupa'ya karşı zayıf düşmesi Viyana kuşatmasından çok daha önce henüz 1664 yılındaki Saint Gotthard Muharebesi ile belli olmuştu. Özellikle Osmanlı topçularının avrupalı muadillerine göre daha sabit ve yavaş atımlı olduğu net bir şekilde ortada olmasına rağmen herhangi bir iyileştirme yapılmadı. Sonraki iki yüzyıl boyunca sürekli tekrar eden şey; sayıca kalabalık ama disiplinsiz Osmanlı Ordularının disiplinli ve teknik üstünlüğü ele geçirmiş avrupalı ordulara tarafından mağlup edilmesidir.
Son zamanlarda çok fazla "Yunanistan'ı yüzyıllarca bir vali ile yönettik." söylemiyle hem Yunanistan'ı hem de Kurtuluş Savaşı'nda verilen mücadeleyi küçültme çabası var. Madem bir vali ile yönettiğimiz ülkeler bu kadar zayıf nasıl bizi 4 haftada 400 yıllık yurdumuzdan attılar?
Zamanında söylenmeyen elvedalarla, hakkıyla tutulmayan ve yeni yaşantılarla bastırılan yaslarla, üzerinden atlanıp da geçilmeyen çocukluk travmalarıyla velhasıl herkes kendi zehriyle zehirlenmiyor mu?