Ahmet Karadağ , Dirlik Düzenlik Apartmanı’nda bir Türkiye panaroması sergiliyor.
Oluşturulan bütünlük ve kurgusal birlik nedeniyle bir yandan roman da denilebilir bu metne.
Aralarındaki ilişki, etkileşim ve çatışma, sokaktan geçen bozacı ve Selvi Boylum Az Yazmalım filmi ile hoş zincir ile bağlanmış her dairenin öyküsü.
Dilin sade güzelliği, karakterlerin gerçekliği büyük keyif verdi.
Dirlik & düzenlik ironisini merkeze almış gerçekçi bir metin.
O apartmanın bir dairesinde konaklayıp, kafamı her uzattığımda aşina olduğum bir komşuyu görür gibiydim okurken.
“Kuşkusuz, evrenin yaratıcısı daha iyi bir yöntem planlayabilirdi;
ama bu belirli evrenin yarattıkları, bu belirli yönteme katlanmak zorundaydılar”
Jack London
Jack London, Martin Eden romanını kaleme aldığında genç yaşında uluslararası başarı kazanmış bir yazardı. Buhranlı bir döneminde çıktığı Güney Pasifik’teki deniz yolculuğunda yazdığı bu
Geri dönseydi annemizin hüznünün mahiyeti ve nelere kadir olduğu hakkında hiçbir şey bilmezdik. Ama terk etti bizi, aileyi dağıttı ve hüzün serbest kaldı, biz de hüznün kanatlarını, tepelere doğru binbir yoldan uçuşunu gördük…
Sahi, sana hain derlerdi , degil mi? Kitap okuduğun için...
Eskiden komünistin oğluydun sonrasındaysa hain.
İlk Kafka’nı baban vermişti. Babasindan nefret eden bir adamın kitabı, babanla bağlarınızı kuvvetlendirmişti. Ertesi gün, okuyup okumadığını sormuştu. Sonra da anlatmanı istemişti. On ikindeydin henüz.
"Bir adam var, sabah uyandiginda kendini hamamböceği olarak buluyor yatağında..." demiştin. "Aslinda bence gerçekten böceğe dönüşmüyor. Sadece kendini diğerlerinden farklı
hissettiğini anlatmak istiyor."
"Bunu nereden çıkarttın oğlum?"
"Ben de okulda kendimi diğerlerinden farklı hissediyorum.”
"Nasıl hissediyorsun?"
"Bir böcek gibi."
Dalında kuruyan bir meyve gibi dudaklarını sıkmış, kafasını hafifçe eğmişti. Küçücük yanaklarını kocaman ellerinin arasına alıp sormuştu.
"Neden?"
"Komünistin oğlu oldugum için."