Eğer bir gün hayal etmekten vazgeçersek elimizde ne kalır. Sanırım hiç. Büyük bir boşluk ve boşa geçen hayat. İnsan hayal ettikçe ilerler.
Evet, neden bunları yazdım çünkü hayallerimi tekrar hatırlattı bu güzel roman bana.
İnsan kendi hayat meşgalesine öyle bir dalıyor ki para kazanacağım, ev alacağım, aman dur arabamı da yenileyeyim... İşte sonra unutuyor düşlerini, ona güç veren isteklerini. Romanı okudukça hayallerimi hatırladım, hatırladıkça mutlu oldum ve sonunda tekrar onları gerçekleştirmek için kendimde istek buldum.
Her neyse benim hayallerim bana kalsın. Gelelim romana.
Ya sen ne güzel bir yazarsın, ne de güzel yazarsın. Julian oldum, Ruby oldum, Amy oldum. Hepsini tek tek hissettim. Sevdim, kızdım ve affettim. Kitabevini öyle güzel betimlenmiş ki çıkıp orayı bulmak ve orada olmak istedim. Elime kahvemi alıp, şöminenin karşısında tüm o güzel mektupları okumak istedim. Orası benim olsun istedim. Ben de kendime böyle bir dost istedim. Beni anlayan, bana yol gösteren, destek çıkan birini düşündüm. Buldum da ne ala!
Şahane eser, sürükleyici hikaye, gizli kalmış sırlar, büyük umutlar...
Okuyunuz, okutunuz efendim!
Not: İlla kitabevinin olmazsa olmazı kedi değildir ya köpek neden olmasın? :)))