“Bir felakete sükûn ve itidalle tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir. Kuru ve sabit gözlerin arkasında nasıl bir ateşin yandığı; yavaşça kalkıp inen göğsün içinde nelerin kaynadığı bilinmediği için, insan mütemadi bir ürkeklik ve tereddüt içinde üzülür.”
Kalp aslında kötülüğü hissetmektedir. Gerçek şu ki insanlar korkunç işler yaptıklarında, “kendi özleri” yaralanmaktadır. Fyodor Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sında harika bir biçimde anlattığı gibi, suçun bizzat kendisi bir cezadır. Çünkü insanlar nihayet yaptıkları işlerin acı sonuçlarıyla yaşamak zorunda kalmaktadırlar.
Geleneksel Çin tıbbına göre kalp, shen diye isimlendirilen “ruh”un barındığı yerdir. Çincede düşünme, düşünce, sevgi, dinlemek isteme ve erdem gibi birçok ifadenin içinde kalbi temsil eden karakterler vardır.