Şibumiyi bilginin ilham yoluyla gelme hali olarak tanımlayabilirim. İnsan bir noktadan sonra yaptığı işte o kadar çok mükemmeliğe erişir ki işiyle bütünleşir ve bilgi insanın kendisi olur.
Bu kavram etrafında şekillenen ve go oyununun ekseninde olayların inişli çıkışlı hal aldığı kitap.
Mafyatik kahramanımızı diğer insanlardan ayıran zekası, öngörüsü ve bilge yanı işlerinin her zaman sorunsuz ilerlemesini sağlamış. Dünya çapında tanınan terörist avcısı olduktan sonra Nicolai Hel birçok düşman da biriktirmiştir tabi.
Emekliliğinin tadını mağara keşif sporuyla çıkarmak isterken eski bir dostun yeğeni yardım istemek için Nicolai Hel’e gelir ve efsane sahalara geri döner.
Eskimeyen, tadı kaçmayan bir kitap Şibumi. Yazıldığı dönemin ötesinde bir roman kurgusu var. Okuyucuyu sıkmayan anlatımıyla efsanevi bir karakter yaratılmış.
Kitabı beğendim ve bu türde kitap arayanların kaçırmamasını tavsiye ederim.
Önemli olan nasıl olursa olsun en uzun ömrü “yaşamak” mıdır?
Sorunsuz bir hayat sürmek uzun ama yorucu bir hayattan daha mı güzeldir?
Peki acıdan geçen her şey neden bu kadar dokunaklı?
Roman ve hikayenin tanımında yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayların anlatıldığı bir türdür, ibaresi geçer.
Fugui’nin hayatı beni bu kadar üzerken bu hayatı gerçekten yaşayan biri için kim bilir nasıl bir azaptır. Üzerinde “gerçek bir hayattan alınmıştır” saçmalığının yazılmasına bile gerek yok bu kitabın. Çünkü yaşananlar o denli olası ki Fugui ve ailesi ete kemiğe büründü karşımda göründü.
Anlatıcının dilinin samimiyeti olay örgüsünün akıcı olması bu kitabı görünür kılan etkenler aradında.
“Yaşamak” okumak için ertelenmemeli. İnsan olduğumuzu unuttuğumuz bu günlerde bizi fabrika ayarlarımıza götürecek muhteşem bir kitap.
İncelememin sonuna kitabı bitirdikten sonra söylediğim ve söylemeye devam edeceğim bir duayı bırakıyorum.
“Bize iki dünyada da iyilik ver Allah’ım”
Yaşamınız iyilik dolu olsun sevgili okur.