Kitap önsözlerini okur musunuz?
Ben genelde kitabı bitirince okurum fakat sıkıldıysam devam etmem.
Ki bir kitabın önsözünü okuyunca bayıldım. Paylaşmak istedim.
“Okuyucu, önsöz okumazsın sen, biliyoruz, kendimizden biliyoruz bunu.
Haksız da değilsin hani, önsözlerin çoğu anlayışına sınır koyar; bir gözlük takar gözüne...” şeklinde başlıyor önsöz. Hali ile " bana mı dedin?" , diye afallayıp sağa sola bakmamak içten bile değil. : ))
İş Bankası yayınları Hasan Ali Yücel Klasikler serisinden çıkan ve Çevirisini ve tabiki önsözünü Sabahattin Eyüboğlu ve M.Ali Cimcoz'un hazırladığı Devlet önsözünden bahsediyorum.
Garip olacak ama bu önsözü mutlaka okuyun . :)))
Eliniz değmişken Devlet'ide okursunuz artık. Yoksa gönül koyar Platon haberiniz olsun. ; )
Kabus gibi. Sizi içine alır, sıkar ve bırakır. Uyandığınızda çok şükür dersiniz.
Trafik ışıklarında birden bire kör olan birinci körün öncelikle etrafındaki insanlara ardından etrafındaki insanlarında etrafındaki insanlara diye devam edip dalga dalga ülke geneline yaydığı "beyaz körlüğün"yine aniden birinci körün görmeye başlamasıyla dalga dalga görmeye başlayan insanların bu süreçte neler yaşadığını, zaman zaman masal tadında zaman zaman komşunun dertlerini anlatır gibi anlatan, zaman zamanda aöf kitabı notları tadında anlatan harikulade bir kitap.
Yazar kabullenip kullandığımız sözcükleri bazen ters yüz edip önümüze koyarken bazende olduğu gibi anadan üryan algımıza sunuyor. Zamanlaması o kadar yerinde ki başta karışık gibi duran sözcük öbeklerini nasıl olup ta anladığınıza , üstelik hayran kaldığınıza kendiniz bile şaşırıyorsunuz. Dediğim gibi ilk sayfalar , hıh, pıh kem, küm tadında giderken sonraki sayfaları adeta yutuyorsunuz.
Körlerin dünyasında gören tek kadının dünyayı algılayış biçimi, mücadelesi ve bunun üzerinden üstümüze fırlatılan sorgu okları.
Ölüm, hayat, ölü, diri sözcüklerinin, sayıca az anlamca yoğun cümle yapılarıyla sık sık tekrarlandığı, özellikle son bölümlerde, deyimler ve atasözleriyle zenginleşmiş okunulası, tartışılası bir kitap.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,9bin okunma
Zavallılar hoplayıp zıplarken öylesine gülünç bir manzara oluşturuyorlardı ki insanın içinden ağlamak geliyordu. Doktor dengesini yitirdi, düşerken gözü siyah bantlı yaşlı adamı da yere sürükledi, bu kazaya ikisi de kahkahalarla güldü, dünyanın tüm kirlerine bulaşmış bedenleriyle, hamurlaşmış erkeklik organlarıyla, kırlaşmış kıllarıyla, kara kıllarıyla sevimli yaratıklardı, gerçekten de sona eren bir saygınlık döneminin sona eren bir mesleğin simgesi gibiydiler.
Siyah bant yerine neden camdan bir göz taşımadığınızı size hiç sormadım,
Neden cam göz taşıyacak mışım, bunu bana açıklayabilir misiniz, diye sordu gözü siyah bantlı yaşlı adam. Adet böyle, cam göz daha estetik duruyor, üstelik daha sağlıklı, cam gözü çıkarabilir, temizleyebilir, yeniden yerine takabilirsiniz, ağzınıza taktığınız bir protez gibi.Elbette, kuşkusuz ama bugün iki gözünü birden yitirmiş -yani fiziksel olarak yitirmiş demek istiyorum- herkesin camdan iki göz sahibi olması ne işe yarardı, söyler misiniz bana?