Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Naz

Naz
@Binniminnio
Bol kitap , bol kahve Ig: @bittibukitap
Lisans
İstanbul
İstanb, 28 Temmuz 1994
160 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
152 syf.
·
Puan vermedi
Utz
UtzBruce Chatwin
6.7/10 · 56 okunma
Reklam
152 syf.
·
Puan vermedi
Çok değişik bir karakter ile tanışmaya hazır olun. Karşınızda Meissen fabrikası porselenlerini toplamaya çocuk yaşında karar vererek buna hayatını adamış birde ‘kurtarmak’ diye de koleksiyonunu adlandırmış Kaspar Joachim Utz, kısaca Utz. Daha kitabın ilk sayfalarında kendi planladığı cenazesinden karakterin ne kadar değişik olduğunun sinyallerini de zaten alıyorsunuz. Cenaze töreni ile başladığımız romanda geriye gidiyoruz ve önce Utz ile görüşüp bize koleksiyonu tanımaya fırsat tanıtan gazeteciyi tanıyoruz. İki odalı evinin kapılarını gazeteciye açan Utz nin porselen koleksiyonu dillere destan. Öyle ki dönemin rejimi koleksiyona el koymak isterken Utz; bırakın koleksiyonu bağışlamayı düşünmesini, İkinci Dünya Savaşı sonrası Pragı zaten koleksiyonundan ötürü terk edememiş. Tam da düşündüğünüz gibi Utz’ninki tam olarak koleksiyonuna tutsak bir hayat. Kafasına şehri terk etmeyi koyup yılda bir kere yurtdışına çıkma özgürlüğünü kullanarak gidiyor, fakat duramıyor ve dönüyor. Hatta koleksiyonuna yeni objeler alarak. Öylesine bir tutku… Kitabın sonunda bakın o koleksiyona neler oluyor. Utz nin çevresinden tanıdığınız birkaç kişi ile beraber kitabın sonunda yazar sevgili Bruce Chatwin bizi nasıl da şaşırtıyor. Kitap konusu itibariyle oldukça ilgi çekici olmasına rağmen anlatım dili bakımından bölümden bölüme anlatıcının değişmesiyle dikkatli bir okuma gerektiriyor. Son olarak şöyle bir düşündüm de gerçekten de eşyalarımızın bağımlısı mıyız? Hiç düşündünüz mü? Zamana yayarak bir sürü anıyla oluşturduğunuz koleksiyonunuzu siz elinizden bir kalemde çıkartıp atabilir miydiniz?
Utz
UtzBruce Chatwin · Can Yayınları · 202456 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
104 syf.
·
Puan vermedi
Karanlık bir edebiyatı böylesine yumuşak anlatmak … Bu nasıl nefis bir kalemdir. İran edebiyatı denilince ilk akla düşen kadın meselesi oluyor ve bakınız ki bu kitap da yine kadının toplumdaki yerini sorgulatan bir eser. Beş farklı kadın - Mehdoht , Faize , Munis , Ferruhlika ve Zerrinkülah … Herbirinin çok farklı hikayelerini ayrı bölümlerde okurken erkeklerden bıkmış ortak geçmişlerinin bu beş farklı kadını nasıl da bir çatı altında topladığına tanıklık ediyoruz. Kitabın sonlarına doğru da bir şekilde bir araya gelmiş bu beş farklı kadının son yazgılarını öğrenmeden de kitaptan ayrılmıyoruz. Kadına dayatılan olgulara özgürce yer vermiş ve kadınların özgürlük arayışını merkezine alarak toplumdaki yerlerini yüceltmeyi hedef bilmiş bu kitabın İran’da bir zaman yasaklanmış olması bana hiç şaşırtıcı gelmedi. Konusu itibariyle bolca mesaj içeren ve gerçeküstü öğelerle zenginleştirilmesiyle dilini çok özgün bulduğum ince ama şahane bir eser. Bu noktada eklemeden de geçmeyeyim; kitap aynı zamanda adı ve kapak fotoğrafı seçimiyle de çok tutarlı, başarılı bir çalışma olmuş. Son olarak, her kadının coşkuyla okuyacağı bu eserin daha çok kadına ulaşması dileğiyle.
Erkeksiz Kadınlar
Erkeksiz KadınlarShahrnush Parsipur · Can Yayınları · 20247 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
Sevgili Marlen Haushofere büyük başarı kazandırmış; kıyametin farklı bir olayla gerçekleştiği değişik ve başarılı bir kurgu kitabı. Kitaba ismi belirsiz iki çocuk annesi dul ana karakterimizin, kuzeni Luisa ve kuzenin eşi Hector ile av köşklerine gitmesiyle başlıyoruz. Gittikleri akşam Luisa ile Hector gece bir şeyler içmeye çıkar ve bir daha dönemezler. Sabah evde, evin köpeği Lucks harici kimseyi bulamayan kadın ormana dolar ve sessizliğin hakim sürdüğü ormanda bir zaman sonra saydam bir duvara çarparak daha ileri gidemez. Kıyametin başladığı nokta olarak gördüğüm duvar erişilmez bir sınırdır artık. Kitap boyunca kadının yaşam mücadelesine dahil olan hayvanların (kedi, köpek, inek, ceylanlar, balıklar) dostluğunu keyifle okurken; kendinizi yeni doğanlar hayvanlara sevinip ölenlere de üzülürken buluyorsunuz. Hele ki evin köpeği Lucks burnunuzun direğini sızlatıyor. Roman yer yer tekrara düşerek aralarda yorucu bir okumaya evrilse de sevgili Marlenin sakin kalemiyle romandaki yaşam mücadelesi iliklerinize işliyor. Ben bu durumda ne yapabilirdimi sorgulamamak da kaçınılmaz oluyor. Son olarak , şunu eklemek isterim ki her şeye çok kolay ulaşıp hazırı hemen tüketmeye odaklı olduğumuz modern bir çağda yaşıyoruz. Bütün bu olanaklara rağmen yine de mutsuz olan insanın zor bir durumda kendi varoluşunu devam ettirmek için aslında ne kadar da yetenekli olduğunu ana karakter kadın ile fark ettiren bu kitap bize içimizdeki gücü gösteriyor. Umuyorum her okuyan bu gücün hala bir yerlerde var olduğunu hissederek kitabı bitirir.
Duvar
DuvarMarlen Haushofer · Yapı Kredi Yayınları · 2023123 okunma
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
Macar yazarlara olan sevgimden bir fırtınadır tuttu beni ; her bir Macar yazarı keşfetmek istiyorum. Minoa Pera’da kitapları karıştırırken dikkatimi çeken Peter Nadasın Macar olduğunu görünce de kitabı coşkuyla aldım. Macar edebiyatının son dönem yazarlarından Peter bey ile tanışmamak zaten ayıbım olurmuş, çünkü bu öykü kitabıyla tanıdığım beyefendiyi çok sevdim. Yazara Franz Kafka Edebiyat Ödülünü kazandırmış bu şahane öykü kitabı Kutsal Kitap , Bahçıvan , Kuzu ve kitaba adını da vermiş olan Ölümle Baş Başa öykülerinden oluşuyor. Birinci öyküde istemeden hırsızlık yapan evin yardımcısını kurtaran bir çocuk… İkinci öyküde annesinin vefatından sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını idrak eden bir çocuk… Üçüncü öyküde ise komşuları tarafından kıskanılan yalnız bir adamı anlatan bir çocuk.. Dördüncü ve son öyküde ise diğer üç hikayeden tamamen farklı olarak yetişkin bir anlatıcı (yazarın ta kendisi) ve anlatıcının kalp krizi geçirdikten sonra derinlemesine resmettiği her bir anı, bedeninin ölümü ve geri dönüşü… Kitaba şöyle bir baktığımda üçüncü öykü olan ‘Kuzu’ da çok cümlenin altını çizmişim. Özellikle 104. sayfayı adeta boyamışım. Ah be Roth amca… Oldukça akıcı ve derin bulduğum dört öyküyü sakin bir zamanda okumak çok keyifli olacaktır. Ben her bir öyküyü çok beğenerek bitirmiş olsam da Bahçıvan öyküsündeki masum çocuğu çok içselleştirdim, çok daha fazla bi sevdim. Macar yazarların kalemi diyorum, enfes.
Ölümle Baş Başa
Ölümle Baş BaşaPeter Nadas · Can Yayınları · 202464 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
Ağustosta Görüşürüz, Marquez in üzerinde çalıştığı son eser iken vefatı üzerine seneler sonra iki oğlu tarafından bu sene yayınladıkları artık son kitabı. Çok heyecanlı bir durum değil mi. Her sene 16 Ağustosta feribotla annesinin mezarına ziyarete adaya gidip bir gece adada kalan Ana Magdalena Bach in yaşadığı tek gecelik farklı ilişkileri (şahane bir evliliği olmasına rağmen) konu alan hüzünlü bir kitap. Ana karakterinin her sene adaya giderken okuduğu kitapların varlığı çok hoşuma giden bir nokta oldu ki ; Hatta meraklısına bahsi geçen kitapları da şöyle bir sıraladım. Bram Stoker - Dracula Tormesli Lazarillo , Yaşlı Adam , Deniz , Yabancı John Wyndham - Triffidlerin Günü Ray Bradbury - Mars Günlükleri Daniel Defoe kitaplarından ismi geçmemiş bir tanesi
Ağustosta Görüşürüz
Ağustosta GörüşürüzGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 2024177 okunma
48 syf.
·
Puan vermedi
Genç Adam, Ernaux’un yalın ve çarpıcı kaleminin yine bir örneği daha. Bu defa da 40lı yaşlarında kendisinden yaşça küçük ‘Genç Adam’ ile ilişkisini konu alan Ernaux genç bir adamla birlikte olmanın ona bütün hayatının nasıl da tekrar içinden geçiriyor oluşunu anlatıyor. Yine cesur yine kaygısız olduğu gibi. Bir saat içerisinde okuyup Ernaux serisine ekleyebileceğiniz mini ama dolu dolu bir eser.
Genç Adam
Genç AdamAnnie Ernaux · Can Yayınları · 2024180 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Ormana taşınmasıyla tanıdığımız deli dolu Doppler bu defa da yine çılgınlıklar peşinde olarak serinin ikinci kitabında. Geyiği Bongo ve oğlu Gregus ile kendisini Norveç’te bulan Dopplerı bu sefer bambaşka bir macera bekliyor. Fakat bu maceralara dalmadan oğlu babasını terk etmeye karar verip giderken geyik de ormana dalarak gözden kayboluyor. Tek başına kalan Dopplerı yeni iki karakter -sürekli esrar içip kafası hoş gezen 92 yaşındaki Majj Britt ve kuş hayranı olan izci Von Borring ile birlikte buluyoruz. Birbirine komşu olup görüşmeyen bu iki farklı karakterin arasında bakın Doppler neler yapıyor. Yine şaşırtıyor ve tabii biraz da güldürüyor. ‘Doppler’ kitabının devamı olarak ilerleyen bu kitapta Erland Loe farklı bir tarzla bizi karşılıyor. Karakterlerin bütün duygu durumlarına hakim üçüncü tekil şahısla (tanrısal bakış açışı) anlatılan kitapta ara ara Loe kamerayı kendisine çevirtiyor ve ben buradayım dercesine kendi yorumunu okuyucuya sunmaktan kaçınmıyor. Oldukça özgün olduğunu düşündüğüm bir tarz. Birinci kitap kadar akıcı ve konusunun ilgi çekici olduğunu düşünmesem de Loe nin özgün kalemini bir kez daha tatmak ve seriyi tamamlamak adına bu kitabın atlanmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu kitapla çok arşa çıkmış hissetmesem de serinin son kitabı için yüksek bir finali düşlemeye devam etmekteyim. ‘Bildiğimiz Dünyanın Sonu’ nda görüşmek üzere.
Volvo Kamyonlar
Volvo KamyonlarErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 2021753 okunma
284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.