Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayetle başlayan kitap, tıpkı diğer polisiye romanları gibi katilin bulunmasıyla son buluyor. Onlarca insandan şüphelenilen, onlarca kişinin ölümüne neden olan bu cinayetin katili tabi ki de kimsenin beklemediği biri çıkıyor.
Kitapta birçok siyasî olaya da yer verilmiş. Romanlarda siyasetin yer alması pek hoşuma gitmese de bu kitapta siyaset kurguya oldukça iyi uyarlanmış.
Dili oldukça sade, oldukça da akıcı bir kitap. Kurgusu da bir o kadar iyi ki bir an önce sonunu görmek istiyorsunuz. Polisiye sevmiyor olmama rağmen 4 günde okuyuverdim. Yani demem o ki polisiye severlerin beğenerek okuyacağı klasik bir polisiye romanı.
Keyifli okumalar.
"Bazen insandan çok hikayesi etkiler sizi, bazen de bizzat o insanın kendisi. Kişiyi yaşadıklarından nasıl ayırabiliriz diye düşünülebilir ama ayrıdır. Yaşam bizim dışımızdadır, biz olmasak da akar kendi başına. Bazıları kader diyor bunun adına."
Öylesine kanıksamıştı ki yaşadığı dünyayı, her şeyi itirazsız kabul etmişti. Belki de itiraz etmenin artık hiçbir işe yaramadığını bildiği için böyle sessiz, böyle aldırmaz, böyle umursamaz olmuştu.
Benim gibi Türk klasik severler için harika bir eser. Bundan 71 yıl öncesinde yayınlanmasına rağmen bugünümüze, içimize ışık tutuyor. Kitap, bizi yani içimizdeki şeytanı, zayıf irademizi, karamsar ve içsel çekişmelerimizi öyle güzel tasvir etmiş ki insan her sayfada kendinden bir şeyler bulabiliyor. Neyi isteyip neyi istemediğini bilmeyen Ömer ve aslında Ömer'in tam tersi karaktere sahip Macide'nin hikayesinde kime hak vereceğini kimi suçlayacağını bilemiyor insan.
Dili sade olmamakla birlikte bir çırpıda okuyup bitirmek isteyeceğiniz bir kitap olacaktır.
Herkesin kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken bir eser.