Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şilan

Şilan
@Birkitapokuyucusu
Okuyorum, hissediyorum ve bazen tüm kelimeler kabına sığmayarak taşmak istediğinde yazıyorum...
Belki de bizim mutlu sonumuz ilk denememizde yolunda gitmemişti. Ve belki de mutlu sonlar tek bir olaydan ibaret değildi. Belki de üzerinde çalışmanız gereken ve hâlâ istediğiniz sürece asla pes etmediğiniz şeylerdi.
Sayfa 260 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Haftalarınızı, aylarınızı, hatta bazen yıllarınızı "eğer" yerine "ne zaman" dediğiniz bir kâbusa hazırlanarak geçirebiliyor olmanız çok ilginçti. Tam da dünyanın sona ereceği gerçeğine hazırlandığınızı düşünerek kendinizi kandırmaya, büyük çarpışma gerçekleştiğinde ayakta durabileceğinizi düşünmeye başlamışsınızdır ki...Aniden çarpışma gerçekleşir ve ayakta duramazsınız. Yıkılırsınız, hiçbir zaman tam anlamıyla kendinizi hazırlayamadığınız bir kaybın etkisiyle eskiden dikildiğiniz yere çökersiniz.
Sayfa 118 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
"Bence herkes insanların ne düşündüğünü biraz umursar. Bunu istemeseler bile."
Sayfa 85 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazen sevdiğimiz insanlar için fedakarlık yapmamız gerekir, değil mi? İstediğimiz bu olmayabilir ama yine de memnuniyetle yaparız.
Sayfa 12 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
En çok beğendiğim yazarlar, yazdıklarında kendi dünyamı, benim çevremde olup bitenleri bulduğum yazarlardır; anlattıkları öykü, doğallıkla bir cennet olmamakla birlikte, yine de anlatılmaz bir mutluluğun kaynağı olan kendi evim kadar ilgimi çekmeli.
Reklam
Eğer insanlar imgelemleriyle geçmişteki kederin anılarını çağrıştırmak uğruna bu denli çaba gösterecekleri yerde, kayıtsız bir şimdi'ye katlansalardı, çektikleri acı daha az olurdu.
Dizlerinin üzerine çöküp, "kimim ben?" diye fısıldadı. "Tanımadığım daha kaç kişi var içimde yaşayan? "
Sayfa 134Kitabı okudu
Görmeden bilebilir, gitmeden varabilir, dokunmadan hissedebilirsin, hayal etmeyi biliyorsan...
Sayfa 112Kitabı okudu
Bir de bakardım ki, saçılmışım oraya buraya. Eğilip tek tek toplardım parçalarımı, ama her zaman dağılanlar topladıklarımdan fazla çıkardı. Ne kadar dikkat edersem edeyim, daima bir şeyler kalırdı geride. Bir şeyler hep yarımdı, hep iğreti, hep eksik...
Belki de her kitapta kendimi arıyorum. Her kitapta kendimden bir parça daha uzaklaştığımı bile bile...
Reklam
Başımdan geçenleri, benden daha ilginç buluyor. İçimdeki derin ve köklü karanlığın farkında değil. Çünkü insanları konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak, canlı yaratıklar arasındaki en etkisiz iletişim aracı. Dil, yalan söylüyor, olanları çarpıtıyor, insanlığın hiç bıkıp usanmadığı klişeleri tekrarlıyor. Bu yüzden insanları dinlemek, onları anlamak için yeterli değil.
-Ya şimdi savaşı bitirirsiniz, ya da... 'Ya da' ne? Akıllarını başlarına toplamalarını sağlayacak, yüksek sesle söylenecek yeni yalanlarla cevaplanmayacak kelime kaldı mı dünyada? Ya da önlerinde diz çöküp ağlamak mı gerek? Ama zaten yüz binler gözyaşlarıyla yıkamıyor mu dünyayı, faydası var mı hiç? Ya da gözleri önünde kendini öldürmek mi gerekiyor? Öldürmek! Her gün binler ölüyor, peki bunun faydası var mı? Güçsüzlüğümü bu şekilde hissettiğimde bir hiddet ele geçiriyor beni, nefret ettiğim savaşın hiddeti.
Hislerdeki, düşüncelerdeki, acılardaki ve dehşetteki bu senkronize olma hali dizlerimin bağını çözüyor ve ben dalganın üstündeki bir talaş parçasına, hortumun içindeki bir toz zerreciğine dönüşüyorum. Zorla koparılıyorum sıradan şeylerden ve her sabah cinnetin dipsiz kara kuyusunun üzerinde havada asılı kaldığım bir dehşet anı yaşıyorum. Ve düşeceğim bu kuyuya, düşmek zorundayım.
Sayfa 40 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sanki aynı başlangıçsız ve bitimsiz günün içindeydik, kah karanlık kah parlak, ama yine anlaşılmaz, yine kör. Ve hiçbirimiz korkmuyorduk ölümden, çünkü ölümün ne olduğunu anlayacak durumda değildik.
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.