Doğan Cüceloğlu’nun kitabını okuduğumda şöyle bir yazıya denk gelmiştim;
‘Ekmeğe basmayız…içinde yarattığımız değerler var. Günah da ondan basmayız.”
Peki değerlerimize ne derece sahip çıkıyoruz? Ya da ‘ekmeğe basılmaz’ toplumda bir değer algısıdır ve bu algı aslında bizi biz yapan şeyler. Bu konuda düşünceleriniz nedir? Saygı kültürü mü bizi biz yapan bir şey yoksa din de bunun bir parçası mı?
Ekmeğin tarihsel bir değeri vardır. Çünkü emeğin açığa çıktığı anlardan biridir. Bu bağlamda ekmek emek ile örtüşür. Ancak ne yazık ki ekmeğe basmayan bir toplumun emeğin üzerine basıp geçmeyi bir erdemsizlik olarak görmemektedir. Bu gelişmişlik adı altında bir güç zehirlenmesinin göstergesidir. Din açısından bakacak olursak; din toplumların doğduğu coğrafyadan özü itibariyle kişinin ve toplumun hareketlerinin ölçütlerini dönemin koşullarına göre revizyonist bir yapıyla kendisini sunmasıdır. Bu açıdan din toplumların bir yanını oluşturan sac ayağıdır. Lakin ekmekle iltisakı geçmişten günümüze kadar geçirilen evrelerin yansıması adım adım insanlık resminde kendine yer bulmasıdır. Bu yüzdendir ki ekmek, din ve kültür birbirine içine geçmiş veya ayrık renklerde lakin resim içinde kendilerine yer bulan ve bulacak olan etmenlerdir.
Sokakta kedi miyavlaması
Benim içimde hüzün
Alıyorum kucağıma
Kedi mutlu
Ben güzün
O an
Her mırlaması
Ruhuma sevgi mayası
Gözümde umut aşısı
Ömrüme mutluluk tarlası
Bir kedi
Sokak
Ben
Nasıl bu kadar hissi doğurabilir!