Tavras ve Sahra iki kardeş gibi, iki suç ortağı gibi, iki yok edici
gibi, iki yaratıcı gibi, iki zavallı gibi, anne ile çocuk gibi, iki
umarsız serçe gibi, iki zalim panter gibi, iki mutlu sevgili gibi
birleşen ellerini bırakmadılar. Karar veren ve uygulayan parmaklar demirden bir iradeyle kenetlendi. Sular biraz daha yükselmiş, eğimli yoldan yukarı doğru yürümek zorlaşmıştı. Küçüklü büyüklü, çivili çivisiz tahta parçaları ayaklarına çarpıp geçiyordu. Yağmur damlaları görüş alanlarını daraltsa da, birçok evin artık oturulamayacak durumda olduğunu görebiliyorlardı. Suyun muhteşem gücü karşısında, ne tarih, ne hatıralar durabilmişti. Su, iyilikleri olduğu kadar, kötülüğün tüm ifade biçimlerini de alıp götürüyordu.