Günlerden bir gün domuz aslanla tartışmış ve onu dövüşe davet etmiş. Eve dönerken yolda aklı başına gelmiş ve korkudan tir tir titremeye başlamış. Domuz sürüsü toplanmış, aralarında düşünüp tartıştıktan sonra şu karara varmışlar:
“Dinle, şurada, yakınımızda bir çukur vardır. İçinde bir güzel debelen dur ve sonra aslanın karşısına çık, ne olacağını göreceksin!”
Domuz denileni yapmış. Aslan domuza yaklaşmış, şöyle bir kokladıktan sonra çekip gitmiş. Aslanın korktuğunu, dövüş alanından kaçtığını etrafına yayan domuz uzun zaman böbürlenip durmuş.
Bir masal işte. Kuşkusuz bizde aslan yok, iklimin elverişsizliği bir yana, oldukça da cüsseli bir hayvan. Her insanın olması gerektiği kadar namuslu bir adamı aslanın yerine koyun, aynı ahlak dersi çıkacaktır.
Aslında bizde herkes “Gerçekte budala olan ben değil miyim?” sorusunu kendisine hiç yöneltmeden ve hiç mi hiç kafa yormadan, başkasının budalalığından kuşkulanır.