Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Celal Kağıtçı

Celal Kağıtçı
@CelalK
15 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
84 syf.
·
Puan vermedi
Koşmak
KoşmakJean Echenoz
8.3/10 · 134 okunma
Reklam
Celal Kağıtçı
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Sakıncalı Piyade
Sakıncalı PiyadeUğur Mumcu
8.7/10 · 2.001 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
556 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Emile Zola'nın cenazesini madencilerin "Germinal" çığlıklarıyla inleten roman. Ayrıca Yordam kitap Germinal'in gelirini bir süredir Soma'ya bağışlıyormuş, önemle duyurulur. lütfen yayınevimsi bankalardan almayın, Yordam'dan alın, lütfen.
Germinal
GerminalEmile Zola · İmge Kitabevi · 201410,8bin okunma
Reklam
“Gregor kendi şirketinden ustaca kapı dışarı ediliyor, ortaklar şirkete el koyuyor, mutluluk içinde bu yeni gemiye şampanyalı açılış yapıyorlar, işte gol, bacak arası hem de. Kendimizi sokakta buluyoruz hasılı kelam, borca batmış halde, inşaat sektöründe betoncu, amele, hamal, dört yıl boyunca.”
112 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Nikola Tesla’nın (Gregor) yaşamını ironik bir şekilde anlatan Echenoz’un minimal romanı. Ülkesinden ayrıldıktan sonra yaşadığı güçlükler, elini attığı hemen her işte kandırılışı, çılgın fikirleri, parayla olan –olamayan– ilişkisi, alınmayan patenler vs… Kitap konusu itibariyle oldukça trajik olsa da Echenoz’un üslubu sayesinde pek hüzünlenemiyorsunuz. Oldukça keyifliydi, meraklısına tavsiye edilir.
Şimşekler
ŞimşeklerJean Echenoz · Helikopter Yayınları · 201476 okunma
Hristiyanların, ondan şüphe duyanların, nefret besleyenlerin ya da onu küçümseyen filozofların ve ondan korkan halkın karşısına büyük bir katılıkla diktiği dogmalar, Hristiyanlığın onuru içindi. Kendi tahammülsüzlüğü, başarısının anahtarı olmuştu. Bu sebeple, daha yumuşak başlı çok tanrıcılar, hiçbir engele takılmayan, hiçbir tehlikeden korkmayan ve hatta işkence gördüğünde ya da darağacına çıktığında bile kendini Mutlak Hâkim’e havale eden bu gayrette, kendi deneyimlerinde hiç aşina olmadıkları bir kutsallık olduğunu düşünmeye başladılar. Orta Çağ Hristiyanlarını acımasız birer yobaza, ilk Hristiyanları korkusuz birer kahramana dönüştüren aslında aynı gayretti.
“Pompei, neredeyse aradan on yedi yüzyıl geçtikten sonra kazılarak mezarından çıkarıldığında, tüm renkler canlılığını koruyordu. Duvarları sanki dün boyanmış gibiydi, pahalı mozaiklerle kaplı zeminlerin rengi bir ton bile solmamıştı. İşçilerin bitiremediği, yarım kalan forum sütunları, bahçelerdeki sunaklar, mücevher çekmeceleri, hamamlarında kullanılan aletler, tiyatro biletleri, salonlarındaki mobilya ve lambalar, yemek odalarındaki son ziyafet masasından kalanlar, küçük dairelerindeki parfüm şişeleri ve rujlar, hepsi, on yedi yüzyıllık sessizliğin ardından gün yüzüne çıkarılmıştı. Ve nihayet her yerde, şehrin her bir köşesinde, bir zamanlar bu şaşaalı yaşamın, bu minyatür uygarlığın hazlarıyla coşanların kemikleri ve iskeletleri vardı!”
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kitap M.S. 79 yılında Vezüv Dağı’nın patlaması sonucu yok olan Pompei şehrini anlatıyor. Dönemin çoktanrılı inancı, kültürü sürükleyici bir kurgu ile hikayeleştirilmiş. Kitapla ilgili biraz araştırma yaptığımda, karakterlerden bazılarının (örneğin Kör Kız) sanat eserlerine ilham kaynağı olduğunu da gördüm. Kitap birçok kez sinemaya uyarlanmış, bir dönem dizisi de çekilmiş. Kurgusuyla, verdiği tarihi bilgilerle, mitolojik öğeleriyle benim için harika bir okuma oldu. Antik Roma, Yunan ve Mısır mitolojilerine ilgisi olanlara şiddetle tavsiye ederim. Biraz hacimli bir kitap olsa da o kadar sürükleyici ve merak uyandırıcı iki gün içinde bitti.
Pompei’nin Son Günleri
Pompei’nin Son GünleriEdward Bulwer-Lytton · Üç Nokta Yayınları · 202044 okunma
Reklam
Bu iki yapıyı gördükten sonra rehberiniz size hikâyeler anlatacak. Don Juan’ın katedralin Mağrip usulü kulesi boyunca uzanan Giralda’nın bronz heykeline ne acayip tekliflerde bulunduğunu; Giralda’nın bunları nasıl kabul ettiğini; yine bir gün, Don Juan’ın sıcak rüzgârlar altında, Guadalquivir Nehri’nin sol yakasında dolaşırken, nehrin karşı yakasında sigarasını tüttüren bir adamdan –ki bu adam şeytanın vücut bulmuş halinden başka bir şey değildir– nasıl ateş istediğini ve onun da nehrin karşı yakasından kolunu uzatarak yakması için sigarasını verişini; artık hiçbir uyarıya kulak asmayacak kadar duygusuzlaşmış olan Don Juan’ın da sigarasını hiçbir şaşkınlık belirtisi göstermeden yakışını anlatır size.
« Sandeep, bir iki kez Bombay’ı hatırlamış ve bilmediği bir sebepten dolayı kederlenmişti. Büyük apartmanın yirmi üçüncü katında yalnız başınayken, cennetin başında, kuşlara ve balıklara hükmeden Âdem gibi fazlaca ön plandaydı. Ön planda olmaktan nefret eder, bir karasinek gibi sıradan olmak isterdi. Yabancı ve acımasız bir ortam olan okuldaysa, cennetten kovulmuş Âdem gibiydi. Oysa burada, Chhotomama’nın evinde, ister yaşamın ritmine uyar, ister yok oluşa karışırdı ; seçmekte özgürdü. » …
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.