Dashiell Hammett
Malta Şahini, 1930 yılında yazılan, polisiyenin klasiklerinden biri olan bir eserdir. Hard-Boiled/Noir türünde olan bu kitap, polisiyenin Golden Age denilen döneminin en önemli ürünüdür. Hammett'ın bu romanda çizdiği Sam Spade isimli dedektif, sadece polisiye edebiyatın değil dünya edebiyatının en kült hale gelmiş karakterlerinden birisidir.
Brigid O'Shaughnessy isimli bir kadın, dedektifimiz Sam Spade'e gelip ondan yardım ister. Bir adamın peşine takılıp onu izlemesini ister. Spade işi kabul eder ve ortağı Miles Archer'ı adamı izlemek için gönderir. Ancak Miles ölü bulunur. Üzerinden çok geçmeden de Miles'ın takip ettiği adam da ölü bulunur. Tüm bunların ortasında, bir zamanlar Rodos Şövalyeleri tarafından yaptırılan "Malta Şahini" isimli ufak bir heykel vardır. Spade, hem ortağının katilini bulmak, hem adını temize çıkarmak, hem de bu heykelin arkasındaki esrar perdesini aralamak için işe koyulur.
Hammett'ın belki de dönemin arka planını arkasına en az aldığı eser denilebilir. Daha çok insanın kişiliğine ve kişisel çıkarlarına odaklanan, insanın karanlık yanlarını en fazla gösteren romanıdır. Belki de bu yüzden bu kadar önemlidir ve diğerlerinden ayrılır. Romandaki Brigid karakteri femme fatale tiplemesinin en nadide örneklerinden birisidir. Ve insanı harekete geçiren en önemli şeyin para hırsı olduğunu gösteren güzel bir eserdir.
Malta Şahini, üç defa sinemaya uyarlanmıştır ancak en önemlisi 1941 yılında John Huston tarafından çekilen ve Sam Spade karakterini Humphrey Bogart'ın canlandırdığı, sinema tarihinin en kült filmlerinden birisi olan yapımdır.
Malta ŞahiniDashiell Hammett · Everest Yayınları · 201263 okunma
Dashiell Hammett
Türk Sokağı'ndaki Ev, Dashiell Hammett'ın 1920li ve 30lu yıllarda yazdığı öykülerden oluşan bir hikaye kitabı. Continental Dedektiflik Bürosu evreninin bir parçası bu öyküler. Kitabın orijinal adı da "The Continental Op" zaten. Everest, kitabın içindeki öykülerden biri olan "The House in Turk Street" isimli öyküyü kitabın başlığı olarak seçmiş. Bu öykü kitabı daha önceden Can Yayınları tarafından aynı isimle basılmış bulunuyor.
Kitabın içinde 7 öykü bulunuyor. Bu öykülerde kahramanımız yine daha önceki kitaplar olan Kızıl Hasat ile Ailenin Laneti isimli kitaplarda karşımıza çıkan isimsiz dedektifimiz. Çeşitli cinai meselelerin dönemin arka planı ele alınarak anlatıldığı öyküler bunlar.
Hammett'ın onlarca, belki yüzlerce dedektiflik öyküsü bulunuyor (basılsa ciltli külliyat olur) ama bizim dilimizde çevrilmiş olarak sadece bu kitabı yer alıyor.
Türk Sokağı'ndaki Ev öyküsü 2002 yılında "No Good Deed" ismiyle sinemaya uyarlanmış ama çok da iyi bir film değildir.
Dashiell Hammett
Ailenin Laneti 1929 tarihli, polisiyenin klasiklerinden olan Dashiell Hammett'ın yazdığı ikinci kitap. Orijinal ismi "The Dain Curse" olan bu kitap, Continental serisinin de bir parçası.
Hammett, Kızıl Hasat kitabında kullandığı Continental Dedektiflik Bürosu dedektifi olan isimsiz dedektifimizi bu romanında da kullanıyor. Hikaye San Francisco'da geçiyor. Olayımızın merkezinde bir kadın karakterimiz var. Ailesinin, taşıdığı kanın lanetli olduğunu ve bunu üzerinde taşıdığına inanıyor. Bu kadının ismi Gabrielle. Gabrielle'nin babasının değerli mücevherleri çalınıyor. Dedektifimiz işi alıyor ama bir süre sonra cinayetler gerçekleşmeye başlıyor. Gabrielle'yi yanına alan dedektimiz bu ailenin lanetini çözmeye çalışıyor.
Hammett yine diğer eserlerinde olduğu gibi yozlaşmış, çürümüş karakterler ve kurumları işliyor hikayesinde. Kademeli bir olaylar dizisi var. Yani hikayede birden fazla cinai durum var ve dedektimiz birini çözüp diğerine geçiyor. Ama hepsi birbiri ile bağlantılı ve tek bir hikaye. Sadece katmanlı bir polisiye kurgu mevcut. "Katil kim?" odaklı olsa da arkasında pek çok toplumsal yozlaşmayı barındırıyor.
Ailenin LanetiDashiell Hammett · Everest Yayınları · 201213 okunma
Dashiell Hammett
1929 yılında yazılan Kızıl Hasat, Amerikalı dedektif romanı yazarı Dashiell Hammett'ın ilk romanı. Hammett'ın eserleri klasik mertebesindedir. Hammett, gerçek hayatta da bir büroda dedektiflik yapmıştır. Hard-Boiled/Noir türlerde eserler kaleme alan Hammett, Amerika'da gerçekçi dedektif romanlarının öncüsü. Türü
Daphne du Maurier
1952 yılında ilk baskısını yapan Kuşlar, Daphe du Murier'nin en bilinen eserlerinden birisi. Benim yıllardır çevrilmesini istediğim bir eserdi ve İthaki Yayınları tarafından dilimize çevrildi. Ancak Kuşlar ilk kez çevrilmiyor, 1973 yılında Gündüz Yayınları tarafından çevrilmiş ve baskısı bulunmuyor haliyle.
Bu kitap, kısa
John D. MacDonald
1957 tarihli Korku Burnu isimli bu polisiye eser, döneminin en çok okunan Amerikalı yazarlarından biri olan John D. MacDonald imzası taşıyor. Yüzlerce kısa hikaye ve 70 kadar roman yazmış yazar. En çok, 1964-1984 yılları arasında yazdığı ve 21 kitaptan oluşan Travis McGee serisi ile tanınıyor. Bu serinin sadece birinci kitabı
Marie Belloc Lowndes
İngiliz yazar Marie Belloc Lowndes tarafından 1913 yılında kaleme alınan, polisiyenin en eski örneklerinden biri olan bir kitap Kiracı ya da orijinal ismiyle "The Lodger." Lowndes, genellikle gerçek olaylardan yola çıkarak eserlerini kaleme alıyormuş. Kiracı isimli bu kitabını da Karındeşen Jack gizeminden yola
Jean-Christophe Grangé
Geçtiğimiz yıl Fransa'da çıkan Grange'nin son romanı üzerinden çok geçmeden hemen dilimize çevrildi. Grange'nin 17. romanı.
Grange'nin bu romanı, bir önceki romanı gibi bir dönem romanı. Yıl 1968, mekan Fransa. Arka planında 68 öğrenci olayları, beat kuşağı, hippiler, özgürlük, eylemler, Doğu'ya
Celil Oker
Remzi Ünal Serisi : 7
2010 yılında değerli polisiye yazarımız Celil Oker'in yazdığı yedinci Remzi Ünal kitabıdır. Bir önceki kitabın yazılması ile arasında 5 yıl gibi bir süre var. 5 yıl aradan sonra yazılmış bir kitap.
Serinin bir önceki kitabı "Bir Şapka Bir Tabanca"nın kaldığı yerden başlıyor kitap. Evlilik hazırlığı yapan ve özel dedektifliği bırakan kahramanımız Remzi Ünal'ı telefonla birisi sürekli aramaktadır. Arayan kişi komşusu Hülya Yaman'dır. Remzi Ünal'dan bir derdine çare olmasını ister. Evli olmadığı ama birlikte olduğu galerici Kemal Çakır'ın masasına bir zarf bırakmasını ister. Remzi Ünal görevi kabul eder ama evlenme işi yatar. Neyse bakalım diyen Remzi Ünal gider zarfı masanın çekmecesine bırakır. Başta kolay gibi gözüken iş, Kemal Çakır'ın öldürülmesiyle dallanıp budaklanan bir olay haline gelir. Remzi Ünal bu sefer hem yenik hem de yalnızdır.
Genel itibariyle diğer kitaplara göre sıkıcı ilerleyen bir kurgusu olsa da finaliyle bunu kapatır nitelikte bir metin. Herhalde sonu hiç beklemediğim gibi biten kitaplardan biri oldu. Celil Oker'in neden polisiyemizin en önemli yazarlarından olduğunu gösterir nitelikte bir kitap.
Celil Oker
Remzi Ünal Serisi : 6
Edebiyatımızın en başta gelen polisiye yazarlarından merhum Celil Oker'in 2005 yılında yazdığı Remzi Ünal serisinin altıncı kitabı.
Eski pilot ve şimdilerde özel dedektif olan kahramanımız Remzi Ünal, bu sefer aile içi bir polisiye mevzuya eğiliyor. Babası doğal yollarla hayatını kaybeden reklamcı Noyan Sert, babasının odasında bir şapka ile bir tabanca bulur ancak babasının tabancası yoktur. İçine bir kurt düşen Noyan Sert, bu tabancanın gizemini araştırması için Remzi Ünal'ı tutar. Remzi Ünal'ın işi kabul etmesinin ardından yaşanan birkaç cinayet eylemi, kahramanımızı ağlarla örülü, aile içi bir gizemin içine sürükleyecektir.
Toplumsal veya görece bireysel konulara eğilmemesi, ders/öğüt verme gibi konuları dert etmemesi, polisiyeyi sadece polisiye yazmak olarak görmesi sebebiyle Celil Oker'in polisiyeleri, bu türün edebiyatımızda en önemli örneklerindendir. Zaten her kitabı birden fazla baskı yapmış durumda. Eksi yönü bana göre (eksi yön müdür emin değilim) çokça devrik cümleler kuruyor olması. Bu sadece bu yazar özelinden değil, genel itibariyle edebiyatımızda karşılaştığımız bir durum bana göre ve bence akıcılığı bozan bir üslup tarzı. Şiirsellik veya edebilik katma düşüncesi yatıyor olabilir bunun altında. Ama edebiyatımızda çok tasvip etmediğim bir durum.
Ian Fleming
James Bond Serisi : 14
1966 yılında ilk baskısını yapan, Fleming'in ölümünden iki yıl sonra basılan, James Bond serisinin on dördüncü ve son kitabı. Orijinal ismi "Octopussy and The Living Daylights"
Bond serisinin For Your Eyes Only kitabı ile birlikte iki öykü kitabından birisi. 12 roman 2 öykü toplam 14 kitaptan oluşan serinin son kitabı. Ahtapot isimli öykü Fleming'in yazdığı en güzel öykülerden biri bana göre. Kitapta bulunan öyküler ; "Octopussy" "The Property of a Lady" "The Living Daylights" ve "007 in New York."
Ian Fleming
James Bond Serisi : 12
Fleming'in on ikinci Bond romanı. 1964 tarihli romanın orijinal ismi "You Only Live Twice." Blofeld üçlemesinin son kitabı olarak da anılıyor.
Bond bu sefer Japonya'da... İngiliz Gizli Servisi Japonya'daki gizli servis ile aralarındaki ilişkilerin gevşemesi üzerine Bond'u oraya diplomasi amaçlı gönderir. Japonlar İngilizlerden çok Amerikalılar ile yakınlaşmakta ve İngilizler ile arayı açmaktadırlar. Japonya'ya giden Bond burada Tanaka isimli servis çalışanı ile iletişime geçer. Tanaka kendisine bir sorun için yardım etmesi halinde kendilerinin de İngilizlerle işbirliği yapacağını açıklar. Bu sorun Japonya'da son zamanlarda gerçekleşen garip intihar vakalarıdır. Bir adada bir tesis kuran yabancı bir bilim adamını araştırmasını ister Tanaka Bond'dan. Bu adam garip deneyler yapmaktadır. Adaya sızan Bond'u burada bir sürpriz beklemektedir.
Ian Fleming
James Bond Serisi : 11
James Bond serisinin on birinci kitabı olan bu kitap 1963 yılında yazılmış. Blofeld üçlemesinin ikinci kitabı olarak da biliniyor. Orijinal ismi "On Her Majesty's Secret Service"
Bond'un yolu bu kez İsviçre Alplerine düşüyor... Bond Gizli Servis'ten istifa eder ve Blofeld'i aramaya başlar. Bond, ilk kitaptan da hatırladığımız Royale-Les-Eaux'da İtalyan bir kızı takibe başlar. Kızın babası Bond'u yakalar. Adam, Fransız mafyasıdır ama Bond'a ilginç bir teklifi vardır. Bond'dan sorunlu kızıyla evlenmesini istemektedir. Bond teklifi kabul eder ama onun için Blofeld'i araştırması ve yerini bulması şartıyla. Bond, Blofeld'in İsviçre'de olduğunu öğrenip oraya doğru yola çıkar ve ardından olaylar gelişir.
Genel manada diğer kitaplardan sıkıcı olmasına rağmen farklı sonu ile diğer Bond kitaplarından ayrılan bir özelliğe sahip.
Ian Fleming
James Bond Serisi : 10
1962 yılında yazılan serinin onuncu kitabı. Orijinal ismi "The Spy Who Loved Me"
Yıldırım Harekatı kitabının ardından gerçekleşen olaylar anlatılıyor. Bond, Yıldırım Harekatı Operasyonu'nun ardından biraz kafa dinlemek ister ve New York'a gelir. Yolda lastiği patlar ve bir motele sığınır. Motelde onu Vivienne Michel isimli bir kadın karşılar. Motelde iki adam daha vardır ve şüpheli tiptedirler. Vivienne ile konuşan Bond, kendini bir maceranın içine doğru sürükler.
Şüphesiz diğer Bond romanlarından çok farklı bir kitap bu. İlk dokuz kitap, üçüncü tekil şahıs ile Bond'un bakış açısından anlatılırken bu kitap, birinci tekil şahıs ağzından anlatılıyor. Anlatıcı da Bond değil Vivienne. Bütün olayları onun ağzından okuyoruz ve Bond, kitabın neredeyse yarısında karşımıza çıkıyor. Ben, birinci tekil anlatımı genelde sevmesem de bu kitaptaki anlatımı sevdim. Ayrıca casusluk tarzından ziyade bu kitapta daha çok polisiye bir mesele ele alınıyor. Bir dedektif romanı gibi.
Ian Fleming
James Bond Serisi : 9
Fleming'in 1961'de yazdığı serinin dokuzuncu kitabı. Orijinal ismi "Thunderball"
Fleming tekrardan Karayipler'e geri dönüyor... Eğitim uçuşuna çıkan atom bombası yüklü bir uçak kaçırılır. İngiltere ve Amerika'ya bir örgütten tehdit mektupları gelir. Bu örgüt Spectre'dir. Başında Ernst Stavro Blofeld vardır. Blofeld, Bond'un en azılı düşmanıdır. İlk defa bu kitapta Spectre ve Blofeld adından söz edilir. İpuçları Bond'u Bahamalar'a götürür. Ona burada önceki kitaplardan bildiğimiz Felix Leiter ile güzeller güzeli Domino eşlik eder.
