Soyle bir ya da iki gun eglenip kafa dagitmak istiyorsaniz okuyabileceginiz cok matrak bir roman.
Tabi sunu hatirlamakta fayda var: Sut Kardesler bu romanin filmi degildir, sadece Turk kulturundeki Gulyabani'yi Huseyin Rahmi Gurpinar'in ele alis seklinden esinlenerek filme dahil etmistir.
Diger bir nokta da eserin basinda yer alan bir okur mektubu ile Gurpinar'in bu mektuba cevabidir. Bu mektuplasmanin gercekligi konusunda baska bir kaynak bulamadim. Dusuncem, mektuplasmanin da kurgunun bir parcasi oldugu yonundedir. Cunku yazdigi cevap mektubundaki uslup bu mektubun bir hanimnineye cevap olmaktan ziyade okura acik bir mektup gibi degerlendirilmesine daha musaittir.
Gurpinar en korkulu sahnelerde dahi konusmalarin insan konusmalarina, kavgalarin insan kavgalarina benzedigini Muhsine'nin agzindan surekli tekrarlar. Bu sahneleri okurken bastaki mektupta belirtildigi gibi her seyin 20. yy'a uygun bir sona baglanacagini biliriz. Fakat bu bilgi romanin komedi unsurundan bir sey eksiltmez.
Kanimca romanin kilit kisisi olan Hasan komediden en uzak ve yavan karakterdir. Ayrica bu karakterin gercekciligi de tartisilir. Diger tum karakterler romanda cok iyi yerlesmisken Hasan bana gore biraz siritmaktadir. Bu tip, yerel bir karakterden ziyade cinayet cozen bir Agatha Christie dedektifini andirmaktadir. Fakat Agatha Christie'nin kahramanlari kendi kulturleri icinde ve o romanlarda tatmin edicidir; bizim romanimiza koydugunuz an yapay durur.
Bu Hasan karakteri disinda kadinlarin islenisi muazzamdir. Bu karakterlerin safdilligi, kendilerine saglanan oyun alanlari icinde her seyi idare etme cabalari okunmaya degerdir.
"Turk Gotigi" diye bir tur ortaya koyacak olsak bu roman harika bir ornek olurdu.