Yaşarken başımızdan hiçbir şey geçmez. Dekorlar değişir, kişiler girer çıkar, hepsi bu. Başlangıçlar da yoktur. Günler anlamsızca birbirine eklenir durur; sonu gelmez, tekdüze bir ekleniştir bu.
Ama sonra gözyaşlarını hissedince bütün ömrü boyunca hiç ağlamamış olduğunu anlıyor… Hayat denen şey bu gözyaşları işte, sayısız dereden meydana gelmiş bir ırmak… Her şey buraya akıp buraya doluyor acıyla…
… Dertleri vakit öldürmek. Ne zor ne korkunç bir iş bu vakit öldürmek; ufkun ardından göze görünmeksizin hızla dönüp duran şu saniye göstergesi yok mu, onun durmadan koşmaya devam ettiğini, amansızcasına koşup durduğunu bilmek yok mu?
Başkasının istediği bir şey çoğu kimsenin gözünde birden büyük değer kazanır. Bir iki saniye sonra fırlatıp atacakları şey onlara çok değerli, elden çıkarılamaz bir şey gibi gelir, başkası aynı şeyi almak, kullanmak isteyince.