En küçük şeyi bile onca heyecanla betimlemesinin, çevresindeki şeyleri ve dolaysız algılarını kendini kaptırarak aktarmasanının yanı sıra duygularına ilişkin olarak kırılgan bir sessizlik söz konusuydu. Bu kapalılıktan değil, sözcüklerin yetersizliğine duyduğu nefrettendi.