Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mono theoi.

Mono theoi.
@Coexist
34 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
"Bu kitapta sunulan görüşlerin, insanların dini duygularını sarsması için bir neden göremiyorum."
Sayfa 430Kitabı okudu
Reklam
Orta yoktur. Ya Tanrı'nın kölesi olursun ya da insanların.
Sayfa 429
"Matematik bir keşif mi, icat mı? Sorusunun yanlış bir soru olduğunu gösteren birçok örnek var. Matematiğimiz keşif ve icatların bir karışımıdır. Öklid geometrisinin aksiyomları kavram olarak bir icatti, tıpkı satranç kurallarıın bir icat olması gibi ve bu aksiyomları destekleyen başka kavramlar icat edilmişti: üçgenler, paralelkenarlar, elipsler, altın oran gibi. Oysa Öklid geometrisinin teoremleri kesinlikle birer keşifti; çünkü onlar farklı kavramları birbirine bağlayan yollardı. Bazı durumlarda teoremleri üreten ispatlar olmuştu matematikçiler ispat edebildikleri şeylerden yola çıkarak teoremlere ulaşmışlardı. Bazı durumlarda ise tam tersi olmuş ve tıpkı Arşimet'in "metot" adlı eserinde anlattığı gibi önce ilgilerini çeken bir soruya cevap bulmuş sonra ispata ulaşmışlardı. Kavramlar tipik icatlardı. Örneğin asal sayılar kavramı bir icattı ama asal sayılarla ilgili tüm teoremler birer keşifti. Antik Babil, Mısır ve Çin matematikte çok ileri olmalarına rağmen onların matematikçileri asal sayı kavramını icat etmemişti. O halde onların asal sayıları keşfetmediklerini söyleyebilir miyiz? Kanun haline getirilmiş yazılı tek satır anayasası bulunmayan İngiltere'nin "anayasa"yı keşfetmediğini ne kadar söyleyebilirsek bunu da o kadar söyleyebiliriz."
Sayfa 262Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Evren matematikle anlaşılabilir olması için mükemmel bir sistemle yaratılmıştır. "Tabiata hükmeden yasalar dar kalıplı yerel içtüzükler değil evrensel kanunlardır. Yeryüzündeki bir hidrojen atomunun davranışıyla Samanyolu'nun diğer ucunda hatta on milyar ışık yılı bir galakside bulunan bir hidrojen atomunun davranışı tamamen aynıdır. Ve bu her zaman başımızı çevirdiğimiz her yerde geçerlidir. Matematikçiler ve fizikçiler zamandan ve mekandan muaf olan bu tür özellikleri tanımlamak için bir matematik terimi icat etmiştir. Simetrik olarak tanımlanan bu özellikler çevre koşullarından, zamandan ve mekandan bağımsızdırlar. Evrende bu simetriler olmasaydı, tabiattaki o muazzam tasarıma damgasını vuran şifreleri çözmek bizim için hayal bile olamazdı. Çünkü yapılan her deneyin evrenin her noktası için yeniden ve ayrı ayrı yapılması ve sürekli tekrar edilmesi gerekirdi (tabii böyle bir evrende yaşam oluşabilirse!)
Sayfa 277Kitabı okudu
Einstein'ın bir keresinde sorduğu gibi: "Nasıl oluyor da insan zihninin tecrübeden bağımsız soyut bir ürünü olan matematik gerçek dünyadaki cisimlere inanılmaz derecede uygunluk gösterebiliyor?"
Reklam
Bilim Tanrı'yı ortadan kaldırır mı?
Gel gelelim bazı çevrelerde bilimin başarısı şöyle bir anlayışa da yol açmaktadır: 'Madem Tanrı inancını devreye sokmadan evrenin meka­nizmasını anlayabiliyoruz o halde kolayca, başlangıçta evreni tasarla­yan ve yaratan bir Tanrı'nın olmadığı sonucuna ulaşabiliriz.' Halbuki bu tarz akıl yürütmede düşülen yaygın bir mantık hatası
Bilim Allah'ın yaratışını anlama sanatıdır
"Bizim bilimimiz Tanrı'nın bilimidir. Bütün bilimsel serüvenin sorumlusu da O'dur ... Evrenin bilimsel tanımında var olan dik­kat çekici düzen, tutarlılık, güvenilirlilik ve harikulade karmaşıklık hepsi Tann'nın fiillerindeki düzenin, tutarlılığın, güvenirliliğin ve karmaşıklı­ğın bir yansımasıdır."
Tanrı bize kendini tanıtmak için iki kitap sunmuştur; kainat kitabı ve Kutsal Ki­tap. Kim tam anlamıyla yetişmiş olmak istiyorsa bu iki kitaba birlikte çalışmalıdır." Bilimin geçmişteki zirve isimleri bu konuda fikir birliği içindedirler. Galileo, Kepler, Pascal, Boyle, Newton, Faraday, Babbage, Mendel, Pasteur, Kelvin ve Clerk Maxwell gibi bilim adamlarının hepsi Tanrı'ya inanmaktadırlar. Onların Tanrı'ya inanmaları, bilim yapmalarına engel olmamış bilakis bu inanç onların ana ilham kaynakları olmuştur. Üstelik onlar, imanlarını ifade etmekten de utanmıyorlardı. Mesela Galileo'nun sorgulayan zihninin ardındaki motivasyon kaynağı, onun şu kanaatiydi: "Tanrı insana 'duy­gu, akıl/idrak ve zekayı bahşetmiştir' öyleyse 'onları atıl bırakmamalı, kullanarak bilgi edinmeliyiz." Bir başkası, mesela Johannes Kepler ken­di motivasyonunu şöyle izah ediyor: "Dış dünyadaki bütün araştırma­ların ana amacı, Tanrı'nın bize matematiksel bir dille vahyetmiş olduğu akli düzeni keşfetmektir. Bu aynı zamanda Tanrı'nın bize yüklediği bir sorumluluktur"
Bilim yapabilmen için evrende düzen olduğuna inanman gerekiyor.
Bütün bilimlerin kalbinde, kainatın düzenli olduğu kanaati yatar. Bu derin kanaat olmadan bilimin olması mümkün değildir. Bu neden­le şunu sormaya hakkımız var: Bu kanaat nereden geliyor? Biyokimya dalında Nobel ödüllü Melvin Calvin bunun kaynağı hakkında der ki: "Bu kanaatin kökenini anlamaya çalışırken, bu temel kavramın 2.000 veya 3.000 yıl kadar önce keşfedildiğinin farkına vardım. Batı dünyasına ilk kez İbranice olarak ilan edilen bu kavram şudur: "Kainat tek bir Tanrı tarafından yönetilmektedir. Kainat kendi kurallarına göre kendi alanlarında hüküm süren tanrıların heveslerinin ürünü değildir. Anla­şılan o ki modern bilimin tarihsel temelini oluşturan şey, bu tek-tanrıcı görüştür. "
Antropik ilke hassas ayar ve akıllı tasarımı geçersiz kılar mı?
Felsefeci John Leslie bu hususu dillendirmiştir. Leslie'ye göre, antropik ilkeyi tasarıma karşı kullanmak "karşınızda duran, elli silah­la size doğru nişan almış eğitimli bir manga ateş ettikten sonra hayatta kaldığınıza şaşırmamak" gibi bir şeydir. Sonuçta, bu sizin gözlemleyebildiğiniz tek sonuçtur. Eğer tek bir mermi bile size isabet etseydi, ölmüş olacaktınız. Fakat açıklanması gereken bir şey olduğunu hissediyor olmalısınız! Neden bütün bu mermiler sizi ıskaladı? Bu kasıtlı bir planın bir sonucu muydu? Çünkü öldüğünüzü müşahede etmemenize şaşırmamanızla, hâlâ hayatta kaldığınızı gördüğünüze şaşırmanız ara­sında bir çelişki yoktur."
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Para dostluğu sevgiyi zehirlediği gibi ölümü de zehirler bkz.miras kavgası
Para ölümü zehirlerse ölümden tek bir öfke çıkar, tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Sayfa 24 - Can YayınlarıKitabı okudu