Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Z.

Z.
@Csbnaliz
18 okur puanı
Ağustos 2023 tarihinde katıldı
Haydar Ertem
ve yürek, imgelerin ulaşılmaz doruğunda.
Reklam
İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.
Sayfa 200Kitabı okudu
Metin Vural
Söylenmemiş sevgilerde Açılmamış şarapların tadı var Geceler senden önceydi Şafağı gördüm sende Tutkulu duyguların yansıyan ışığıydı Parlayan gözlerinde Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara Her zaman hep sana yöneldi duygularım Aklımın dur dediği yerlerde duramadım Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara Çıkmazlar sokağında hep seni sabahladım Olmazı olur sandım Yoruldu umutlarım Tutku, duygularımın yansıyan ışığıdır Parlayan gözlerimde…

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Birhan Keskin
o büyük ve muazzam zamanda unuttum Kanatlarım çok oldu üşüyor benim Bu beyaz ıssızlıkta göğsüme düşüyor Bu yüzden eğik boynum. Bir kuşun anısı kalmış bende, saklı Bundan gözlerimdeki kayalık, İçimdeki serseri buzullar Dürtme içimdeki narı Üstümde beyaz gömlek var.
Reklam
Didem Madak
Gözlerin bir yeşil fanilaydı balkonda uçuşan Sicim yağmur taklidi Bıkmıştım zor geçen kışlarımı anlatmaktan Bardağa birkaç çiçek ıslamaktan. Parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut Onu uzatırdım sana, yalnızlık gibi iri bir damla Parmağıma düşen bir damla kandı aşk.
Atilla İlhan
Yıldızlar damlıyordu parmak uçlarından kısa kirpiklerine ne kızlar asılı elektrik çıtırtısı yok gibi saçlarından yüzünde görünmez bir şiir yazılı Bir türlü anlaşılamadı nedeni nasılı belki bir çağrışım işlenmemiş suçlarından gülümsemesi bile ne kadar acılı sanki gözyaşları dudaklarından Bu dünyaya ait her yanlışa meraklı yanılgılar üretiyor uzlaşmazlığından kendini çok dağıtmış herkesten alacaklı uykuları kilitli koyu baş ağrısından Yalnızlığa saklanması kaçıp dünyalılardan çünkü duygusallığı onlardan farklı soluğu tıkanıyor o lazer tabancasından soğuk bir intihar ki hani içinde saklı
Atilla İlhan
- Yüzünde görünmez bir şiir yazılı.
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Su olsan kimse içmez, Yol olsan kimse geçmez, Elin adamı ne anlar senden? Çıkarsın bir dağ başına, Bir ağaç bulursun Tellersin pullarsın Gelin eylersin. Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün. Köpürmüş gelen bulutları. Başka ne gelir elden? Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı. Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Didem Madak
Didem Madak
Reklam
Yazmadım seni daha, Sevmeye ayırdım tüm zamanları, Yazmaya bu yüzden vaktim olmadı. Ben düşünmeye başlayınca seni -Ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir İnan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar Toprakla su ve gökyüzü, güneş ay ve yıldızlar Onlar da benimle birlikte Ve onlar da benim kadar seni düşünürler... Hep dalgınım bu günlerde Saati cezveye koyup yumurta tutuyorum, Bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. Aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar Yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum. Nisan'a kaç var diyorum saati sorarken. Hiç böyle olmamıştım. Bilenlere sordum ; 'aşk bu' dediler.
"Sanki sol kaburgamın altında bir yerde bir ip varmış da bu ip senin sol kaburgana sımsıkı bir düğümle bağlanmış. Öyle sanıyorum ki aramıza dağlar, denizler girerse bizi birbirimize bağlayan bu ip kopacak. O zaman da için için kanlarım akacakmış gibi bir kuruntuya kapılıyorum. Sana gelince... Sen hemen unutursun beni."
Sayfa 343 - Can yayınları
89 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.