Bir devlet içün çerhe temennâdan usandık
Bir vasl içün ağyâra müdârâdan usandık
NABİ
Bir saadet, bir yüksek mevki için feleğe yalvarmaktan ve bir sevgili için, başkalarının rakiplerin yüzüne gülmekten ve onlara minnet etmekten usandık.
"Gâvurluk , tıpkı iyilik , kötülük gibi insanın düşüncesindedir be aslanım... Etinde, kemiğinde, yüzünde, gözünde, kanında değil ki!"
"Doğru; doğrusun bu sözünde ağabey! Adı sanı Müslüman olup da kafası, vicdanı gâvur olan niceleri var!..."
2 Bûydan hoş rengden pâkîzedir nâzük tenin
Beslemiş koynunda gûyâ kim gül-i ra‘nâ seni
NEDİM
Nazik tenin güzel kokudan daha hoş, renkten daha temizdir.
Sanki güzel gül (gül-i ra’nâ) seni koynunda beslemiş.
Yaktı Beni Aşk Oduna O Yanmaz
Yaktı beni aşk oduna o yanmaz
Ya ne dersin merhametsiz o yâra
Seher oldu feryadımdan uyanmaz
Umarım ki öte bülbül uyara
Ben âşıkım el göğüste yüz yerde
Gel efendim del sînemi yüz yerde
Yaralarım göz göz oldu yüz yerde
Demem yaram ne yaradır o yâra
Urdu beni zâlim kanlı yaramaz
Gayet çoktur değil benim yaram az
Bana yârdan gayri cerrah yaramaz
Umarım ki yine bağrım o yâra
Gevherî der benim yârim sanemdir
İki gözüm çağlar kurusa nemdir
Gel güzelim dudaklardan sen emdir
Müptelâyım lebler ile o yâra
Gevheri
Nice teşbîh olunsun erguvâna rûy-ı gül-gûnun
Anun hüsnü sebük-rev rengi ammâ dâ’imâ bûnun
Nedim
Onun güzelliği çabuk giden renk, ama kokun sürekli.
Gül renkli yüzün nasıl erguvana benzesin.
Mahkeme meclisi icat olduğu
Çeşme-i rüşvetin akmaklığından
Kaza bela ile alem dolduğu
Kazların kadıya uçmaklığından
Selefin rüşvetle hüccet yazması
Halefin anlayıp hükmün bozması
Yıkılan binanın birden tozması
Asıl sermayenin topraklığından
Asıl sermaye-i niyabetleri
Emval-i eytamdır ticaretleri
Davet-i rüşvete icabetleri
Sıdk ile gönlünün alçaklığından
Bülbülün aşkıdır dalda öttüğü
Çobanın südedir koyun güttüğü
Toprağın Habil'i kabul ettiği
Şüphesiz yüzünün yumşaklığından
Dünyadan ahrete gidip gelmemek
Olmasa iktiza eder ölmemek
Balık baştan kokar bunu bilmemek
Seyrani gafilin ahmaklığından
Seyrani
Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
Nedim! Senin anlattığın güzel bu şehirde yok.
Sen bir hayal görmüşşün, sana peri yüzlü bir güzel görünmüş.
Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana.
NEDİM
Gülün kokusu damıtılmış, nazın ucu işlenmiş;
Biri sana ter, birisi de mendil olmuş.
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsar-ı âl olmuş sana
NEDİM
Nezâket haddeden geçmiş sana boy pos olmuş.
Şarap şişeden süzülmüş sana kırmızı yanak olmuş.