O nasıl sondu?
Bitirdikten sonra bir süre inanamadım böyle bir sona..
Asıl çarpıcı olanı bu romanın yarı otobiyografik olması :(
Yani Jack London çoğunlukla bu hisleri ve benzer olayları yaşayarak henüz 40 yaşında vefat etti :(
Kitabın konusu:
Martin Eden işçi sınıfından, zor çalışma şartlarında(denizci) hayatını idame ettiren, eğitimsiz, kavgacı bir genç..
Burjuva sınıfından olan, her haliyle nezaket abidesi, başarılı bir üniversite öğrencisi Ruth'a aşık olur..
Martin aradaki sınıf farkından dolayı kıza bir türlü açılamaz. Fakat O'na duyduğu sevgi bir taşı bile eritecek güçtedir. Ruth ile eşit olabilmek uğruna kendini geliştirmeye, parası olmadığı için eğitim alamasa da kütüphaneden edindiği kitaplarla kendini eğitmeye başlar.
Bu eğitim meyvesini kısa sürede verir ve Martin herkesin takdirini kazanır. Fakat, eğitim, aşkına ulaşabilmek için yeterli olmaz. Kısa yoldan zengin olmalı ve Ruth'a alışkın olduğu hayatı sunmak için kendini daha da geliştirmelidir.
Şöhretin en kısa yolunun "Yazmak" olduğuna karar verir ve aşkı uğruna seferlere çıkan bir denizciden başarılı ve rafine bir yazara dönüşür..
Martin hedefine ulaştığında, trajik bir sona doğru sürüklenmektedir artık..
Sizde benim gibi klasikleri okumaktan çekiniyorsanız, kesinlikle bu kitapla başlayın. 500 sayfalık kitap nasıl aktı gitti anlamadım. Bundan 100 yıl önce böylesine etkili bir romanı(yarı otobiyografik) akıcı bir dille yazan Jack London'ın bütün kitaplarını okuma isteği duyuyorum.
Okumanızı tavsiye ediyorum
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,9bin okunma
Ne yaptın da âşık ettin beni kendine?
"Bilmem" diye güldü genç, "Sadece sevdim seni. O kadar çok sevdim ki bırak senin gibi capcanlı bir kadının kalbini, taşı bile eritmeye yeterdi aşkım."
Hiç kimse tarafından korunup kollanmamış. Hep kendi başının çaresine bakmış. Kendi başının çaresine bakmış bir kızın gözleri yumuşak ve kibar olmaz, mesela...
Mesela sizinki gibi olmaz.
Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü. Her kitabın tek tek her sayfası bilgi âlemine açılan birer gözetleme deliğiydi. Okudukları açlığını daha da arttırdı.
Karşısında yaşamaya değer bir şey vardı işte; kazanmak için savaşmaya, mücadele etmeye ve evet, uğruna ölmeye..
Kitaplar haklıydı. Dünyada böyle kadınlar da vardı.