Elimizde kalan azıcık şeyi kaçışın sıkıntısı ve kurtuluş düşleri içinde saçacak mıyız etrafa?
Yazgın buymuş gibi bu abes cezaya
nasıl katlanabileceğine, celladı soğukkanlılıkla nasıl bekleyebileceğine kafanı yormuyor musun hiç?
Hayır, dedi Camier.
Ben çok sayıda yere bakındım, çok sayıda insana sordum; nesnelerin
görülmezliğini, zamanın neden olduğu dönüşümleri, insanların
eğilimlerini, martaval ve yalana, insanların hoşuna gitmeye ve onlara acı çektirmeye yatkın kendi eğilimlerimi hesaba kattım, oysa, pekâlâ, evet pekâlâ nerede bulunursak bulunayım, bu bana bir anlam ifade etmediğine göre,
yerimde kalıp kılımı kıpırdatmayabilir, sonu gelmeyen yaklaşışa, sürüklenen
adımlara ve çınlayan anahtarlara derman olarak feryatlardan,
soluğun tıkanmalarından, sızlanmalardan, haydalardan daha iyi bir çare arıyor olabilirdim.
Beni terk etmek için birçok nedenin var, biliyorum, dedi Mercier.
Bir an düşündü.
İnsanın Mercier’yi bırakmaması için Camier olması gerek, ded iMercier.