Her şeye gücü yeten bir tanrının varlığına olan yüceltici inanca insanın ta başlangıçta eriştirildiğini gösteren hiçbir kanıt yoktur. Tersine, öyle gelip geçici gezginlerden değil, yabanıl insanlar arasında uzun süre kalmış kimselerden sağlanan ayrıntılı kanıtlar, bir ya da birden çok tanrı üzerine hiçbir düşüncesi olmayan, dillerinde böyle bir düşünceyi anlatmak için hiçbir sözcük bulunmayan sayısız ırkların yaşamış ve yaşamakta olduğunu göstermektedir.
Ebeveynlerinin sırf canları sıkıldığı için yol açtığı felaketi düşünecek olursa, şimdi gidip aynı şeyi mi yapmalı o da ve hep böyle mi devam etmeli?
"Bunu hak edecek ne yaptılar?" diye soruyor dağcı bir süre sonra.
"Onları büyük bir hiçlikte uyandırıp zorla karanlıktan çekip almamızı? Çocuklar belki de hiçbir zaman hayata gelmek istemediler, içimizdeki boşluğu doldurmakla yükümlü bu çocuklar, ta ki kendi içlerindeki boşluktan ümitsizliğe kapılarak gidip aynı şekilde başka çocukları hayata çağırana kadar; can sıkıntısından dünyaya geldiler ve can sıkıntısıyla lanetlendiler, ne için yaşadıklarından habersiz tüm kuşaklar soru soran gözlerini sana dikmiş ve onları hayata çağıran sen, içlerinde en az bilgisi olan sensin."
Yaptığı hesaplamalar, herhangi bir anda Evren’de ölen şeylerin sayısının doğan şeylerden fazla olduğunu göstermişti: Ölüm her zaman Yaşam karşısında galip gelmişti. Bu ise her yaşamın neden daima bir sonunun olduğunu açıklıyordu.
Hayvanlara karşı duyulan acıma, karakterin iyiliği ile öylesine ilişkilidir ki, hayvanlara kötü muamele eden bir kimsenin iyi bir insan olduğu görülmemiştir.
Bu yeni hayatının başlangıcıydı. Yalnız olmanın ne kadar acı olduğunu bilmediği zamanlar.. Acı içinde kıvranırken sırtındaki ağrı kesici noktaya ulaşamamanın ne kadar acı verici olduğunu bilmediği zamanlar.
Doğanın en büyük yanlışı, kendisini tek bir âlemle sınırlayamamış olmasıdır. Bitkiler âleminin yanında her şey yersiz, uygunsuz görünüyor. Güneş, ilk böceğin ortaya çıkışına somurtmalı, şempanze akını karşısında başka bir yere göçmeliydi.
Higgs bozonu, üretildikten sonra tek bir şey düşünür: basit parçalara bölünmek. Higgs bozonunu araştırmak bir fil mezarlığındaki kemiklerin arasında bir mamut kaval kemiği bulmak amacıyla yapılan bir arkeolojik kazı gibi bir şeydir.
Gerçekten de bir Higgs bozonunun bölünmesiyle ortaya çıkan kalıntıların hiçbir özelliği yoktur ve LHC'de protonların çarpışmalarıyla bol miktarda kalıntı oluşmuştur. Yaklaşık 5 milyarda sadece 1 çarpışmada bir Higgs ortaya çıkar.
Bakış açınıza bağlı olarak her yer evrenin merkezidir, yani hiçbir yer evrenin merkezi değildir. Önemli değil. Hubble Yasası genişleyen bir evrenle tutarlıdır.