Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ömer Duhan Okçu

Ömer Duhan Okçu
@Duhan_okcu
17 okur puanı
Temmuz 2023 tarihinde katıldı
Ruhçu teoriye göre, ruh fikri, biri uyanıkken diğeri ise uyurken sürdüğü çifte hayat görünümünün yanlış bir şekilde anlaşılmasının bir sonucu olarak insana telkin edilmiştir. Bir vahşi için, ister uyanık is­terse rüya görüyor olsun, zihninde sahip olduğu tasavvurların aynı değerde olduğu iddia edilir. O, her ikisini de nesneleştirir; yani, onla­rı dışsal nesnelerin imgeleri, az çok aslına uygun bir şekilde yeniden ürettiği şeyin tam bir görünümü olarak görür. Bu yüzden, rüyasında kendisini uzak bir ülkeyi ziyaret ediyor olarak gördüğünde, gerçekten oraya gittiğine inanır.
Sayfa 71
Reklam
Kutsal düşüncesi her za­man ve her yerde insan zihninde din dışı olandan ayrı olduğu ve biz onların ikisi arasında bir tür mantıksal boşluk düşündüğümüz için zi­hin, kutsal ve din dışına tekabül eden şeyler arasındaki bir karışıma hatta basit bir temas karşısında bile derin bir tiksinme hisseder.
Sayfa 60
Dini erdemlerin hiç biri, ilahi şahsiyetlerden sudur etmez. İnsanları, bir tanrı ile birleştirmekten başka hedefleri olan ibadet bağları da vardır. Bundan dolayı, din tanrı ya da ruh fikrinden daha geniştir ve bu yüzden de, yalnızca bu terimlere uygun olarak tanımlanamaz.
Sayfa 55

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her şeyden önce, tanrı ve ruh düşüncesinin olmadığı ya da yal­nızca ikincil, önemsiz bir rol oynadığı büyük dinler vardır. Budizm iş­te böyle bir dindir. Burnouf şöyle demektedir: Budizm, tanrısız bir ah­lak, tabiatsız bir ateizmi kabul etmesi itibariyle, Brahmanizm' in karşısında yer alır. M.Barth ise, "insanın tabi olduğu hiçbir tanrısı yok­tur; onun doktrini mutlak anlamda ateisttir" der.
Sayfa 49
Dini düşünceler her şeyden önce, istisnai ve normal olmayanı değil fakat, sürekli ve düzenli olarak cereyan eden şeyleri ifade etmek ve açıklamayı hedeflerler.
Sayfa 47
Reklam
Jevons şöyle der: İnsan zihninin, fenomenler arasında belli bir düzenin sürekli olarak bulunduğunu ya da bu düzenin ihlal edildiğini fark etmesi için tam anlamıyla bilimsel bir eğitim almaya ihtiyacı yoktur. Zaman zaman güneş, aniden ortadan kaybolur; yağmur beklenildiği mevsimde yağmaz; ay, dönemsel yok oluşunun arkasından yeniden ortaya çıkması yavaş olur vs. Bunlar, olayların normal cereyanının dışında vukuu bulan şeyler olduğu için, halk onlara harikulade, istisnai (tabiat dışı) sebepler atfeder. Jevons, tabiatüstü fikrinin, tarihin başlangıcında bu biçimde doğduğunu; dinin bu şekil altında ve o andan itibaren kendine has olan nesnesini edindiğini iddia eder.
Sayfa 46
Toplumun bir parçası olarak birey, hem düşündüğü hem de eylemde bulunduğu zaman kendisini aşar.
Sayfa 34
Din şu anda başlamıştır denilebilecek olan kesin bir an yoktur. Ve düşünsel olarak bizi buraya taşıyacak bir vasıtaya da ihtiyaç yoktur. Bütün diğer beşeri kurumlar gibi dinin de belli bir noktada başladığı söylenemez. Bu yüzden bu soruya yönelik bütün spekülasyonlar, haklı olarak gözden düşmüştür; bunlar herhangi bir kontrole açık olmayan öznel ve keyfi inşalardan ibarettirler.
Sayfa 25
Tarihin hususi bir anında beşeri şeylerin açıklamaya başladığımız her zaman, onun en basit ve en ilkel şekline kadar geri gitmemiz gerekir. Onu varlığının bu döneminde tanımlayacak olan özelliklerini dikkate almaya çalışmalı ve sonra tedricen nasıl geliştiğini, girift bir hal aldığını ve incelediğimiz zamanda bulunduğu hale nasıl geldiğini göstermeliyiz.
Sayfa 20
En şaşırtıcı ya da en kaba ayinler ve en garip mitler, ister sosyal isterse bireysel olsun bir kısım beşeri ihtiyaçlara ve hayatın bazı yönlerini ifade ederler. İnsanlar bu ayinler ve mitleri meşrulaştımak maksadıyla ileri sürdükleri gerekçe, yanlış olabilir ve çoğunlukla da öyledir; ancak, hakiki sebepler var olmaya devam ederler ve bu hakiki sebepleri ortaya çıkarmak da bilimin işidir.
Sayfa 19
Reklam
Ruh yoksunu uzmanlık insanları, yürek yoksunu zevk insanları: Bu hiçler, kendi kendilerine daha önce hiç ulaşılmamış bir insanlık düzeyine tırmandıklarını hayal ederler.
Sayfa 156
Wesley şöyle yazmıştır: “Korkarım ki, zenginliğin arttığı yerde dinin içeriği aynı ölçüde azalmıştır.”
Sayfa 150
Fakat yalnız 7 yıl boyunca katı bir Kalvinizm ile yönetilen Hollanda’da en ciddi dini çevrelerde egemen olan yalın yaşam biçimi büyük zenginliklerle birleştiğinde, aşırı bir sermaye birikimine yol açmıştır.
Sayfa 148
Asketizm Eski Ahite uygun olarak ve “iyi iş” anlayışının ahlaki değerlendirmesi de tam bir analoji içinde kalarak zenginlik peşinde koşmayı, reddedilmesi gereken; fakat mesleki uğraşının ürünü olarak zenginliğe ulaşmayı tanrının kutsaması olarak görmekle kalmayıp, ayrıca daha da önemlisi, durup dinlenmeden sürekli, sistematik dünyevi meslek öğretisinin dini değerlendirilmesinin asketizme ulaştıracak en yüksek araç ve aynı zamanda insanın yeniden doğmasının ve gerçek inancının en emin ve açık ispatı olması, bizim burada kapitalizmin “ruhu” olarak adlandırdığımız yaşam biçiminin yayılmasının en büyük manivelası olmuştur.
Sayfa 148
111 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.