Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ömer Duhan Okçu

Ömer Duhan Okçu
@Duhan_okcu
17 okur puanı
Temmuz 2023 tarihinde katıldı
599 syf.
·
Puan vermedi
Dini Hayatın İlkel Biçimleri
Dini Hayatın İlkel BiçimleriEmile Durkheim
8.4/10 · 123 okunma
Reklam
Ruhçu teoriye göre, ruh fikri, biri uyanıkken diğeri ise uyurken sürdüğü çifte hayat görünümünün yanlış bir şekilde anlaşılmasının bir sonucu olarak insana telkin edilmiştir. Bir vahşi için, ister uyanık is­terse rüya görüyor olsun, zihninde sahip olduğu tasavvurların aynı değerde olduğu iddia edilir. O, her ikisini de nesneleştirir; yani, onla­rı dışsal nesnelerin imgeleri, az çok aslına uygun bir şekilde yeniden ürettiği şeyin tam bir görünümü olarak görür. Bu yüzden, rüyasında kendisini uzak bir ülkeyi ziyaret ediyor olarak gördüğünde, gerçekten oraya gittiğine inanır.
Sayfa 71
Kutsal düşüncesi her za­man ve her yerde insan zihninde din dışı olandan ayrı olduğu ve biz onların ikisi arasında bir tür mantıksal boşluk düşündüğümüz için zi­hin, kutsal ve din dışına tekabül eden şeyler arasındaki bir karışıma hatta basit bir temas karşısında bile derin bir tiksinme hisseder.
Sayfa 60

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dini erdemlerin hiç biri, ilahi şahsiyetlerden sudur etmez. İnsanları, bir tanrı ile birleştirmekten başka hedefleri olan ibadet bağları da vardır. Bundan dolayı, din tanrı ya da ruh fikrinden daha geniştir ve bu yüzden de, yalnızca bu terimlere uygun olarak tanımlanamaz.
Sayfa 55
Her şeyden önce, tanrı ve ruh düşüncesinin olmadığı ya da yal­nızca ikincil, önemsiz bir rol oynadığı büyük dinler vardır. Budizm iş­te böyle bir dindir. Burnouf şöyle demektedir: Budizm, tanrısız bir ah­lak, tabiatsız bir ateizmi kabul etmesi itibariyle, Brahmanizm' in karşısında yer alır. M.Barth ise, "insanın tabi olduğu hiçbir tanrısı yok­tur; onun doktrini mutlak anlamda ateisttir" der.
Sayfa 49
Reklam
Dini düşünceler her şeyden önce, istisnai ve normal olmayanı değil fakat, sürekli ve düzenli olarak cereyan eden şeyleri ifade etmek ve açıklamayı hedeflerler.
Sayfa 47
Jevons şöyle der: İnsan zihninin, fenomenler arasında belli bir düzenin sürekli olarak bulunduğunu ya da bu düzenin ihlal edildiğini fark etmesi için tam anlamıyla bilimsel bir eğitim almaya ihtiyacı yoktur. Zaman zaman güneş, aniden ortadan kaybolur; yağmur beklenildiği mevsimde yağmaz; ay, dönemsel yok oluşunun arkasından yeniden ortaya çıkması yavaş olur vs. Bunlar, olayların normal cereyanının dışında vukuu bulan şeyler olduğu için, halk onlara harikulade, istisnai (tabiat dışı) sebepler atfeder. Jevons, tabiatüstü fikrinin, tarihin başlangıcında bu biçimde doğduğunu; dinin bu şekil altında ve o andan itibaren kendine has olan nesnesini edindiğini iddia eder.
Sayfa 46
Toplumun bir parçası olarak birey, hem düşündüğü hem de eylemde bulunduğu zaman kendisini aşar.
Sayfa 34
Din şu anda başlamıştır denilebilecek olan kesin bir an yoktur. Ve düşünsel olarak bizi buraya taşıyacak bir vasıtaya da ihtiyaç yoktur. Bütün diğer beşeri kurumlar gibi dinin de belli bir noktada başladığı söylenemez. Bu yüzden bu soruya yönelik bütün spekülasyonlar, haklı olarak gözden düşmüştür; bunlar herhangi bir kontrole açık olmayan öznel ve keyfi inşalardan ibarettirler.
Sayfa 25
Tarihin hususi bir anında beşeri şeylerin açıklamaya başladığımız her zaman, onun en basit ve en ilkel şekline kadar geri gitmemiz gerekir. Onu varlığının bu döneminde tanımlayacak olan özelliklerini dikkate almaya çalışmalı ve sonra tedricen nasıl geliştiğini, girift bir hal aldığını ve incelediğimiz zamanda bulunduğu hale nasıl geldiğini göstermeliyiz.
Sayfa 20
Reklam
En şaşırtıcı ya da en kaba ayinler ve en garip mitler, ister sosyal isterse bireysel olsun bir kısım beşeri ihtiyaçlara ve hayatın bazı yönlerini ifade ederler. İnsanlar bu ayinler ve mitleri meşrulaştımak maksadıyla ileri sürdükleri gerekçe, yanlış olabilir ve çoğunlukla da öyledir; ancak, hakiki sebepler var olmaya devam ederler ve bu hakiki sebepleri ortaya çıkarmak da bilimin işidir.
Sayfa 19
159 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere Weber kapitalizmi oluşturan ruhu protestan ahlakıyla ilişkilendiriyor. Kapitalist ruh, ticari atılımın ve para kazanma hırsıyla şekillenmiş yaşam biçiminin ahlaki olarak donatılmış bir eylem ilkesidir. Dolayısıyla protestan inancında bulunan kadercilik anlayışı olan dünyadaki statün ne olursa olsun çalışarak Tanrı’nın şanını yükseltmelisin ilkesi, kapitalizmin istediği üstün iş ahlakının, çalışkanlığın ve aklın bulunduğu toplumlarda gelişir. Kısacası Protestanlık şöyle der: bu dünyada zengin olan öteki dünyada da zengin olur. Luther’e göre dünyevi görevlerin yerine getirilmesi tanrıyı mutlu edecek tek yoldur. Kitapta protestanlığın çeşitli kollarına dair değinmeler de var ancak Weber en çok Kalvinizm üzerinde duruyor. Kalvinizm tamamen tanrıya güvenmeyi ve her şeyi tanrının isteğiyle gerçekleştiğine inanmayı, insanların kendi kurtuluşlarının tek yolu olduğunu vurgular. Velhasıl kelam: Protestanlık der ki, sürekli çalışkan olmak, vaktini boşa geçirmemek tanrının takdirini kazanmak için tek yoldur. Bu da mesleki iş bölümünü meşrulaştırır ve kutsallaştırır. Dolayısıyla çağdaş burjuvazi ve sermaye birikimi insanı sıkı çalışmaya iter bu sebeple paranın kazanılması ile sonuçlanan süreçte modern kapitalizm oluşur.
Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu
Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin RuhuMax Weber · Ayraç Yayınevi · 20091,228 okunma
159 syf.
·
Puan vermedi
Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu
Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin RuhuMax Weber
7.9/10 · 1.228 okunma
Ruh yoksunu uzmanlık insanları, yürek yoksunu zevk insanları: Bu hiçler, kendi kendilerine daha önce hiç ulaşılmamış bir insanlık düzeyine tırmandıklarını hayal ederler.
Sayfa 156
120 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.