...koridorda ağladı palyaço. "Eğer bir Müslümansam kılınması gereken bir namaz gibi benim için o" diye hemşirenin sırtını kazıdı palyaço. Güldü. Biraz da ağladı. Biraz daha yalnız kaldı. "Eğer bir Hristiyansam benim için kutsal üçlünün döndüncüsü odur" diye yazdı kağıda palyaço, eline tutuşturdu cesedin ve "sıkılırsak okey çeviririz hem" diye gülümsedi... Yalnızlık tam kalbine kazık çakacaktı ki "Eğer bir Museviysem, vadedilmiş topraklardır teni benim için" dedi palyaço. Yalnızlık, utancından ağladı.
youtu.be/ng4PR9JT1XM
Telefon çalıyor. Bir parça kan damlıyor annemin en sevdiği halısına kesik bileklerimden. Utanıyorum. Telefon çalıyor. Ellerimdeki demir kokulu sıvıyı aceleyle üzerime silip ahizeyi kaldırıyorum;
-Neden geç açtın?
+Duş alıyordum anne, kan ile…
Telefon kapanıyor. Annem her zaman yaptığım ölüm şakalarından biri zannedip küfür gibi kapatıyor telefonu. Acıyla gülümsüyorum çünkü kırıldım. Annemin intihar dahil benim hiçbir işi beceremeyeceğimi düşünmesi, beni üzüyor. Beni üzdü. Beni şair yaptı. Beni yalnız bir adam yaptı. Ah, anne!
"Biz hangi günahın tohumuyuz? Hangi karanlık sanatın en cılız büyüsü? Hangi küfrün kalbi en kıran kelimesi?
Yaşamak; üçüncü sınıf pavyon şairlerinin sınıfı belirsiz kadınlara yazdığı şiirler gibi iğreti duruyor üzerimde."
BATUHAN DEDDE