Kitap Charles Bukowski’nin çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlatıyor. Aslında Bukowski’nin felsefesini ve yaşama bakış açısını seviyorum. Her şeyin farkında olan, anne ve babası onu sevmediği için büyük ihtimalle gerçek sevgiyi tadamayacağını düşünen ve bu sebeple etrafındaki sevgi gösterilerini de iğrenç bulan bir yazar. Yaşadıklarını akıcı bir dille anlatıp araya bazen güzel aforizmalar serpiştirse de kitapta edebi bir bütünlük ve sanat yoktu benim zannımca. Bu kitabı bir hayat hikayesi hatta filmi çekilirse güzel bir senaryo olarak görmek mümkün ancak fazlası değil. Çok karamsar bir yazar. Bunda yaşadığı dönemde mahallesindeki hiç kimsenin iş bulamayışı, zengin çocukların okuduğu bir okula gidip kendisinin yoksul oluşu ve hiç arkadaş edinemeyişi -ki kendisi edinmek istemiyor aslında arkadaşlarının çoğu istemese bile yanına gelenler- ve savaşın olma ihtimali etkili. Bukowski’nin yaşadığı hayatı okuyunca hüzünleniyor insan, hele ki de ergenlik döneminde uğraştığı çıbanlar ve bunun etkisiyle hem dünyadan hem de kendinden nefret edişi onu daha da karamsarlığa sürüklemiş. Yine de modern Amerikan edebiyatını çok güzel yansıtıyor. Merak edenler yazara bu kitabıyla başlayabilirler.