... gene gözlerine uyku girmedi. Uyuyacak da bir yer yoktu ama, gönlü rahat olsa ayakta da uyurdu. Koskocaman, derya misali bir karanlık içinde erimiş gibiydi.
Ruhum öylesine çok duyguyla doluydu ki, içimdeki seli durdurmak, beni boğmasını engellemek için elimi, altındaki yüreğimin acıyla attığı göğsüme sıkıca bastırdım.
Sanki odasında tek başına oturmuş, penceresine vuran yağmur damlalarını seyreden birisiydim. Yanına sokulamadığım 'ben' le aramda bir cam vardı ve irademle cama vurup onu parçalayamıyordum.