Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emine Kozay

Üç yüz öğrenci bir amfiye tıkıştırılıyordu; bir profesör, yüzlerce kez verdiği ve artık ezberlediği dersi tekdüze bir sesle anlatıyordu. 60 dakikalık dersler yeterince kötüydü; 90 dakikalıklarsa tam bir işkenceydi. Bunun yararı neydi? Eğitim mi görüyorduk, dayanıklılık yarışmasında mıydık? Gerçekten bir şeyler öğrenen birileri var mıydı?
Sayfa 162
Reklam
"Benim yaşadığım yerde siyahları okullara kollarını açarak çağırmazlar" diyen bir öğrencidendi bu. Çocukken "konuşmayayım diye zorla ilaç içirirlerdi, sonra da soru sorulunca cevap vermediğim için azar işitirdim" diye anlatıyordu.
Sayfa 134
Bilgi, karanlıktan ışık yaratıyordu. Öğrenciler, azimle ve odaklanarak, daha önce boşluktan başka bir şey olmayan bir yerde yanıtlar buluyordu.
Sayfa 32

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanların gerçekte nasıl öğrendiğiyle ilgili bazı temel gerçekleri göz ardı ediyor bir defa. İnsanlar farklı hızlarda öğrenir. Bazıları, sezgi patlamalarıyla hızlı bir biçimde öğrenir; bazılarıysa konuyu yavaş yavaş, uğraşa uğraşa kavar. Hızlı demek her zaman daha zeki demek değildir, yavaş demek de kesinlikle daha aptal anlamına gelmez. Dahası, hemen anlamak ile derinlemesine kavramak aynı şey değildir. Yarışın sonunda kaplumbağa tavşandan daha fazla -daha yararlı ve kalıcı- bilgiye sahip olabilir.
Sayfa 25
Öğretme konusundaki temel felsefem basit ve son derece şahsiydi. Keşke bana da böyle öğretselerdi dediğim biçimde öğretmek istiyordum. Yani öğrenmenin saf zevkini, evren hakkında bir şeyleri anlama coşkusunu aktarmayı umuyordum.
Sayfa 14
Reklam
%18 (58/312)
Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi Öyküleri
Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi ÖyküleriIrvin D. Yalom
8.2/10 · 7,2bin okunma
"Ona, başka bir insanın onu tamamen tanıyabileceğini ve yine de sevebileceğini göstermeyi umuyordum."
Yanında zayıf davranabileceğim kadar seviyor musun beni..? Herkes gücü sever ama sen beni zaaflarımla seviyor musun..? Asıl sınav budur.. Yitirebileceğim her şeyden arınmış olsam, yalnızca ömür boyu sahip olacağım şeyler için sever misin beni..?
Diotima sanki Tanrı yedinci günde insanı bir inci olarak dünya denen istiridyenin içine yerleştirmiş gibi konuşmaya başlarken, Ulrich ona insanın cüce bir yerkürenin en üst kabuğundaki bir noktacıklar yığını olduğunu anımsatıyordu.
Demek ki yaklaşık olarak insanın söyleyebileceği bir şey olmadığı noktada susması gibi bir durum; insanın, bulunacağı özel bir katkı yoksa eğer, yalnızca gerekli olanı yapması; ve en önemlisi insanın, içinde o kollarını açarak kendini Yaradılış'ın bir dalgasına bırakmasının tanımlanamaz duygusu olmadığında, duygusuz kalması!
Reklam
Tek kişide odaklanan güçlü sevgiden sakının; bu, insanların bazen sandığı gibi, aşkın saflığının kanıtı değildir. Böyle her şeyi dışarıda bırakarak bir kapsüle hapsedilmiş- kendi kendisiyle beslenen, başkalarını umursamayan ve onlara bir şey vermeyen- bir aşk, kendi üzerine çökmeye mahkumdur.
Öyle bir tarzda resim yapmak istiyorum ki, gözü olan herkes resimlerimi anlayabilsin.
Sayfa 98
912 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.