Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M.eren aktaş

M.eren aktaş
@Erendiebiri
Sözlerimi beni anlayan başka deliler için yazıyorum.
Öğretmen adayı
Üniversite
Çerkeş
Çerkeş, 27 Kasım 2003
4 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
Zindanda çektirdiğim fotoğrafın arkasındaki satırlar
Bir güneş için çok can yaktım, namlunun ucu dosdoğru sana bakmaktaydı yine kıyamadım onun yerine her zaman yaptığım şeyi yaptım kendime kıydım. Gece olunca yarasalar yardakçılık ederdi bana bir kartal gibi gecenin çitlerinden geçerdim ölümsüz sayardım kendimi gök kubbe altında ta ki gözlerine vurulana kadar. Öyle bir çile ki bu her gün her gece tekrarlayabilen , uyuyorum rüyalar yalan uyanıyorum insanlar... Bende yeni bir gül aldım elime toprağı sen kokmayan her bir yaprağında gözyaşım olan sonra anladım ki bu senin de suçun değil çünkü hayat bizi sarstı, hırpaladı elbet vardır bir sebebi beni böyle mahvetmenin . Her yağmur yağdığında resmini açıyorum sen seversin yağmuru gerçi ben seni anımsatan her şeyde senin resmine bakıyorum insan zaaflarından vazgeçemiyor işte. Kaybedince sinirlenen bir insandım ben ta ki sana kaybedene kadar keşke her mağlubiyet bu kadar güzel olsaydı ama akıllanmam ben yine olsa yine kaybederim sana , nasıl olsa hırpani bir okşayışla yine uyanırdım yine severdim seni.
Reklam
Dünya'da 20. Yıl
Bugün 20 yıl olmuş bu dünyaya geleli , bana sorarsanız epey oldu , yaşımdan daha çok yaşadım bu hayatı ne ettik ne gördük ki şu fani dünyada kötülükten gayrı . Bu yıla gelene kadar çok şey kaybettim umutlarım , sevinçlerim , dostlarla olan gece sohbetleri, annemin ve abilerimin içimi ısıtan kahkahaları ve babam'ı bu dünya acımadı bana nesteren köklerinin en acısıyla sınadı beni o acı kök tadı ağzımdan hiç eksilmiyor , katran kuyularının en dibi sanki bahçemiz sonra bir karanfil aldım kendime yalnızlık şelalesinden dertlerimin hepsiyle hepsiyle baş başa kaldım doğudan doğan güneş içimi ısıtmıyor artık bilmiyorum ne kadar ömrüm kaldı ama şunu biliyorum artık hiç birinin bir anlamı yok benim için. Ey dostlar nice yirmi yıllar kaldirmaz artık aklım ve yüreğim en iyisi saymamak artık aksın gitsin ben arkasında bakacağım...
Usta yazarın biçtiği rol
Bir ses duyuyorum göğün zaarlarını delen içimde bir fırtına yine dalları inciten niye sustun ey güzel dostum ölüm senin kapını yine mi çaldı? Nedir bu kara duman gençliğim mi yanıyor baharımda ? Susmuyor aklımda ki deccal fısıltıları, ben yine eski benim kim ne derse desin ben yine o masum güler yüzlü çocuğum ne kadar sakallarım saçlarıma karışsa da. Şimdi üzerimde mis kokular yok babam hep öyle derdi artık üstüm de bir acı koku özlemin hasretin ve çaresizliğin verdiği acının. Eski dostlar şimdi bi haber benden, gurbet eller beni sardı sımsıkı şimdi bırakmıyor ne denilebilir alnıma yol yazılmış benim alnıma hayatım yazılmış usta bir yazar tarafından. Omuzlarım çürümektedir ellerim kavrulmaktadır acının adıyla şimdi bir derin uyku vaktidir belki uyanınca yine bahar gelir...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Meftun
gönlüm çok yorgun be sevdam nerdesin sen aklımı kemiriyor hudut kuşları aşkın beni deryalara daldırdı gel de kurtar beni , bağrım yara içinde kaldı göğsümde bin bıçak hepsi hepsi sana hayran bu gurbet bu hasret yordu beni eskiden uyku bir araçtı bana şimdi seni görme sebebim bunun ne demek olduğunu inan bilemezsin . Sanki bir uçurum kenarında kalbim elimde bekliyor gibiyim sana karşı boynum hep bükük kaldı insan yaş aldıkça anlıyor sevda yükü taşınmıyor işte , göğe bağırdım insafsızca ve galiba o da küstü bana artık gülmüyor yüzüme tıpkı senin gibi. İçimde bir çocuk tedirgin sarı sıcak yazlar uzak bundan sonra bütün mevsimler kara kış bana gönlüme çiğ düştü artık dönüşü yok bunun ama ben yine burdayım bir başıma uzaklardan bir bağlama sesi duyulur ben yine seni anımsarım ya da bir kuş ötmeye başlar yine seni hatırlarım seni unutmak bin acıya bedel ve ben o bedeli her gün günü gününe ödemeye devam ediyorum...
Yarım kalmışlığın verdiği acı kök tadı
Anladım ki bu dünya yalan dünyadır geçip gidicidir bu dünya, insanı kandırıp sürükler bu dünya. İşte bu yüzden yarım kaldık biz bu dünya acımadı bize boşa değildi abilerimle çektiğimiz bu çile bize hiç acımadı bu dünya sınadı bizi nesteren köklerinin en acısıyla omuzlarımız çürüdü bu dünya yükü altında zaten bunun için burda değilmiyiz , anlımıza yazılmış bu yaşamak suçu. Kangren oluyor kalbimiz , artık his yok bizde artık şaşırma duygumuz kalmadı her şey sıradanlaştı bizim için dünyanın sadece gri tarafı kaldı bize yaradandan ama buna rağmen bir kere yakınmadık son olarak dağ olsa dayanmazdı biz başımızı bile eğmedik...
Reklam
TEKRAR VE TEKERRÜR
İnsanın ağlamak için gözünden yaş mı akmalı? birini sevmek için ona bakmak mı gerekir ? Hayır hayır bu dünya bu kadar uzun değil hayat bunun için yeterli değil, gökten gelince mâlum haber karşına geçince ölüm meleği gençliğin olsa neye yarar, kim kurtarır beni celladımdan ki senden başka da celladım olmadı zaten. Sıvalı boyasız evimizden çıkan kimdi en son?abilerimle tuttuğumuz acı kimin acısıydı ? Ne için bu kadar hüzün, kahır evimizde ki bu kalabalık da neyin nesi böyle, gözyaşlarıma neden hakim olamıyorum neden bu ciğerim amansızca yanıyor, hayatım neden film şeridi gibi gösteriliyor her sabahın üç'ünde sahi bu gece üç'ler niye hep böyle acımasız ve garip sabah yakın gece bitmiş ama ışık yok karanlık nufuz eder karakavruk tenime , önünde oturduğum pencere ve bana eşlik eden ay neden şimdi uğramıyor bana ? Onlar da mı alıp çantasını gittiler sonsuzluğa tıpkı en sevdiğim gibi , nerde benim çocukluğum nerde benim yüzümü güldüren anılarım nerde benim kiraz ağacım söyle bana eyy dağların ve bayırların gürzü nerde benim gençliğim ben gençliğimi böyle olacağını hiç düşünmemiştim ben böyle hayal etmemiştim Eyy güllerin ve mezarların bekçisi Eyy gençliğimin tetikçisi sende kaldı heveslerim ve tutkum onlara iyi bak...
M.eren aktaş tekrar paylaştı.
“Hâlbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti! Demedim dilimin ucuna gelen her ne ise; Vay ki gençtim, Ölümle paslanmış buldum sesimi.” İsmet Özel
Şimdi çok yalnızım işte, düşene birdaha vuruluyormuş onu anladım bu süreçte. artık ardımda en güvendiğim dağ yok bu işte beni çok yoruyor ve ben ne yapacağımı bilmediğim gerçek anlamda çaresiz kaldığım bir dönemdeyim. Sevdiklerim var yanımda biliyorum ama bazı kişiler var yanımda olsun derken bir de onlar vuruyor. Ne demiş Harun abi"Bir derdim var artık tutamam içimde" öyle işte ama her düşüşün bir kalkışı da olur Allah büyük...
Bir güz sitemi
Sessizliğimin içinde çalar yine bir şarkı vurur gönlüme ızdırap ve ben yine çekerim bu yolları çünkü biz bunun için buradayız bir gün gökyüzünde bir kuş bir gün samyeli. Ben Yeni yüzler tanıyorum hayatımın bu bölümünde ama bilemiyorum hangisidir doğru olanlar bunun sebebi galiba yaşantı ve tecrübe eksikliği ama şunu adım gibi biliyorum beni aşağı çeken her insanda kurtulacağım bunu yapmak zorundayım aksi taktirde hayat beni atacaktır en derin kuyuya ve ben artık bunu kaldıramam...
Bu yazacağım yazının bir başlığı olmayacaktır çünkü hayatımın bir başlığı yokken yazıya bir başlık koyamam, hayatım belirsizlikler içinde sürerken peşin yüküm veremem , kafam dumanlıyken başkalarının gizlenmiş dertlerini çözemedim kusura bakmasın bu dünya ben yalan içinde yaşayamadım o yüzdendir bu serzenişim o yüzdendir bu başkaldırışım . Ucuz insanlar,kolay vazgeçişler bunları görmek yordu beni bir idam mahkumunun son mektubunu yırtan gardiyan gibi vefasızlık, işte ben bunlar arasında kafayı yememek için zor duruyorum. İçimdeki fırtına bitmek bilmiyor çaresizlik ve yorgunluktan ayağa kalkacak gücüm de kalmadı. son olarak bunlar biterde kafam rahatlarsa beni artık burada bulamayacaksınız bu da böyle biline...
Reklam
yangın
Bu yangın beni nasıl yaktı?, gözlerim beni neden terk ettiler?,polis sirenleri benim için mi çalar ? Hepsinin bir nedeni vardır elbet kafama işleyen kurşun ve bir kuşun ölümü beni derinden sarsar, ruhum alev aldı yanıyor cayır cayır, gözlerim puslanıyor dağların eteklerine bakınca.Bu saatten sonra rahatlık beni paylamaz çünkü alıştırıldık diken üstünde yaşatılmaya, çok zorluk çektik çok karanlıklarda kaldım,odalar kimsesiz, içimi bilmez kimse, kafam bir taramalı silah ama sadece beni tarayan. Sevdiklerim uzak şimdi bana, eski ışıltısı yok artık gözlerimin artık sadece günü yaşıyorum gelecek ilgimi çekmiyor fazla ama günü gelecek hesabını soracağım taşan sulardan günü gelecek hesabını soracağım esen rüzgardan ve fırtınadan...
Bir gazel aşkına
Bir bir düşüyor aklıma düşlerin kalbim mızraklanıyor habire işte ben o zaman anlıyorum soğuğu içimi ısıtan ellerin şimdi bana bir külçe buz .Aklım eskisi kadar berrak değil düşüncelerimde aynı şekilde yordu beni ayrılık yordu bizi gurbet ve ben yine aklımın en kuytu köşesini sana ayırdım cellat boynumu vursa istemem artık ama yine de gel sen arada aklıma arada düşlerime arada gözlerimin önüne çünkü sen gelmezsen ben gelemeyeceğim takatim kalmadı artık
Bir ışık arıyorum gözlerimi almayan Bir söz istiyorum beni yormayan Kalbim tekliyor senin uğruna Ve bir ses yükseliyor ardımdan beni gökyüzüne taşıyan Düşünmek beynimi kemiriyor âdeta İhtimalleri perisi bırakmıyor peşimi artık istemiyorum düşünmek olacaksa olsun ne oluyorsa yer mi sallanıyor arş mı yere değiyor...
Bir ayaz vurur beni
Bir dünyadır dönüp duruyor etrafımda ben irkiliyorum fren seslerinden ve zambak kokusundan. içimi burkuyor camdaki buhar , yağmur alnıma alnıma yağıyor işte tam o sırada haykırıyorum gökyüzüne ki bu haykırışım her yeri göğertiyor ama soğutmuyor içimi . Birini arıyor ellerim böyle tanımadığım bir ten ama her seferinde kuru ayaz tutuyor ellerimi umut işte umut betonu sulatır adama çiçek açmayacağını bilsende.
Bir düş sonu
Bir çiçek büyüteceğiz biz içimizde sonu olmayan başı belli olmayan, işte beni o çiçek yaşatacak mazlum ve kederli gençliğim buna bağlı kalacak. Ben istiridye kabukları içinde kendi aydınlığımı arayacağım ama sanmıyorum bulacağımı, ümit işte geceleri uyutan sabahları bekleten ümit beni yıllardır bekletiyor acı çekiyoruz hepimiz ama sonu vardır elbet elbet beni bulur bir gün şavkın azâbı . Gözümün gördüğü ile gönlümün bildiği bir değil en başa dönülmeli belki de o karanlık güne şimdi sırası değil diyorlar politikacılar ama neden,ne için burdayım ben, bir anlam gerekir bazı şeylere ben arıyorum merak etmeyiniz bu kent için bu insanlık için. Bulduğum vakit hepimiz göçmüş olacağız onunda farkında olunuz . Ey bayırdan düşen çiğ ey şelaleden akan su sarsılın bitsin artık bu azap.
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.