Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ediz

Ediz
@Erleg
Sıkı Okur
Yaz kızım; altı kişinin öldürüldüğü Forbes cinayetleri zanlısı olarak yargılanan doktor Ferit Özerdem artık ölmeye başladığı için teslim olmuştur.
302 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Yetkililer o yetkiyi, sahip oldukları özel bir bilgi veya yetenekle değil, birilerine yetki verilmesi gerektiği ve onlar da hasbelkader civarlarda oldukları için edinmişlerdi.
Reklam
Sevgisizlik de sevgi kadar içtendir. Bir zamanlar sevdiğiniz birinin artık zayıf olduğunu hissettiğinizde, duygularınız sizi ondan uzak tutmak üzere harekete geçer. Hayatta kalma savaşınızda fazladan bir ayak bağına hiç ihtiyacınız yoktur. İçinizde bir burukluk kalır belki, ona karşı sorumluluğunuz olduğunu düşünürsünüz. Ama fazla üzerinde durmazsınız. Hayat, takım dışı edilen zayıf oyuncular için üzülmeye vakit bırakmaz. Bu ilişkinin diğer tarafında olmak ise hayatta en çok acı veren şeylerden biridir. Sizi bırakanlardan anlarsınız ki, artık tekrar çıkamayacak kadar batışa geçmişsinizdir, batışınızı durduracak hiçbir şey yoktur. Güvendiğiniz, sarılmak, tutunmak istediğiniz "sevdikleriniz" sizin batışınızın durdurulamaz olduğunu hissettikleri anda, yanınızdan uzaklaşmak için saniyeleri saymaya başlarlar. Bu arada beyinleri, vicdan azabı çekmelerini engelleyecek küçük oyunlar oynayabilir. Mesela yaptığınız ya da söylediğiniz bir şeye çok kızarlar. O kadar kızarlar ki, sizi bir daha görmek istemiyorlardır. O kadar kızılacak bir şey midir söylediğiniz? Pek önemi yoktur, onlar bunun gerekli doğrulamasını yapmışlardır. Zaten içgüdüleri sizden uzak durmayı söylemektedir, akıl ona gerekli kılıfı bulur. İnsan böyle pis bir hayvandır işte.
İnsan dediğiniz şey, sizin sandığınız kadar değerli bir şey değildir. Yenileri çok kolay yapılıyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Xin Cheng'in bilinçaltında o bir koruyucuydu, yok edici değil; o bir kadındı, savaşçı değil.
Sayfa 223Kitabı okudu
Gerçek şu ki, bir insan on ya da on beş yıl boyunca konuşmadığı takdirde konuşma yetisini kaybederdi. Dili hala anlıyor olabilirdi fakat konuşamazdı. Luo Ji'nin artık konuşamadığı açıkça görülüyordu; söyleyebileceği her şeyi bakışlarıyla karşısındaki duvara koyuyordu. Kendisini bir caydırma makinesine çevirmişti, geçen yarım yüzyıl boyunca her an patlamaya hazır, iki dünya arasındaki korku dolu dengeyi sağlayan bir mayına.
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
Sizlere bir uyarının dışında söyleyeceğim fazla bir şey kalmadı. Hayat, okyanustan karaya tırmandığı vakit evrimsel bir dönüş noktasına ulaştı fakat karaya çıkan ilk balıklar, balıklıklarını yitirdiler. Benzer bir şekilde, insanlar gerçek anlamda uzayın bir parçası olduklarında ve Dünya’yla aralarındaki bağ koptuğunda, insan olmayı bırakırlar. Yani, sizlere söylemek istediğim şey şu: Arkanıza bakmadan uzayın derinliklerine yolculuk etmeyi düşünüyorsanız, seçiminizi bir daha gözden geçirin. Ödemeniz gereken bedel hayal edebileceğinizden çok daha büyük olabilir.
Sayfa 147Kitabı okudu
Fakat eğer bir mezar taşı olacaksa, üzerinde şunun yazmasını isterdi: Dünyaya geldi, birini sevdi; ona bir yıldız verdi; ardından çekip gitti.
(Cezaevinde, kendisi gibi sosyalist arkadaşlarıyla her toplantıda olduğu gibi fikirlerini konuşurlarken, her seferinde ateşli konuşmalar yapan bir komünist, kendi öz menfaatlerinden sıyrılmış bu insanların ne kadar kıymetli olduklarını, hatta insanüstü bir varlık olduklarını anlatır. Ardından kapı açılır da koğuşa sadece birkaç tane yeni karyola gelince, bunları anlatan kişi, kendi eski karyolasını atar ve herkesin bakışları arasında gider ve yeni karyolalardan birini kapar.) Kolektif ruh, ferdin şahsına, şahsi rahatlığına ve menfaat kaygısına ilişkin olan hallerde demek ki bütün kuvvetini kaybediyordu. İşe yaramaz bir cihaz haline geline geliyordu. Ama bu küçük olay nedense beni çok üzdü ve düşündürdü. Acaba hayat, onun dilediği gibi akar da, bir gün bu kapılar açılır ve ona: - Buyur arkadaş! Artık söz senindir, vaat ettiğin dünya cennetini yap! derlerse ne olacaktı! Tabii o zaman bu küçük karyola büyüyecek, büyüyecekti. Süslü, ipekli yatak odalarına, köşklere, saraylara inkılab edecekti.
Sayfa 325Kitabı okudu
Her rastladığım Rum, Ermeni mağaza sahiplerine "kapitalistlerin uşağı", daha kalantor ve şapkalı yabancılara da "kapitalist" diye sıfatlar yakıştırıyordum. Onların dışında kalan insanlar da "proleter" yahut "yarı proleter"diler. Bir güzel evin penceresinden bir piyano sesi gelince, yahut önünden geçtiğim temizce bir köşkün terasında bir sofra kurulmuşsa: - İşte hain sermayedarlar, çalınmış haklarımızı tıkınıp duruyorlar, diye bağırasım geliyordu.
Sayfa 304Kitabı okudu
Yakında güneş batacak, çocuğunuz korkmuyor mu? "Tabii ki korkmuyor. O güneşin yarın tekrar doğacağını biliyor."
Sayfa 596Kitabı okudu
Reklam
Evren karanlık bir ormandır. Her medeniyet ağaçların arasında gezinip takip eden silahlı bir avcıdır, tıpkı bir hayalet gibi, yolunu engelleyen dalları kenara iterek sessizce yürümeye çalışır. Nefesini bile itinayla verir, avcı dikkatli olmak zorundadır. Çünkü ormanın her yerinde onun gibi gizli avcılar vardır. Bu, kozmik medeniyetin resmidir işte. Fermi Paradoksu için açıklamadır. Ve bu karanlık ormanda, şenlik ateşini yakıp, "İşte buradayım! İşte buradayım!" diye bağıran ve tüm ilgiyi üzerine çekmeye çalışan insanlık denen aptal bir çocuk var.
Sayfa 567Kitabı okudu
"Usta Ding, eski günlerde kızların çoğu size aşık olmuş olmalı," dedi Xizi. "Genelde sevdiğim kızları rahatsız etmem. Goethe'nin dediğine inanıyordum: 'Eğer seni seviyorsam, bu seni ne ilgilendirir?'"
Sayfa 478Kitabı okudu
"Artık ev diye bir şey yok. Kimsenin yok. Büyük Çatlak'tan sonra evlilik, aile, bunların hepsi gitti. Alışman gereken ilk şey bu." "Bu, alışamayacağım ilk şey."
Sayfa 362Kitabı okudu
Yüz adım kaçmış asker, elli adım kaçmış askere dönüp, "Ne kadar da korkaksın." demiş.
Sayfa 308Kitabı okudu
705 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.