Kosinski'nin Boyalı Buş kitabını okuduktan sonra merak salıp başka bir kitabı olan Boşluk'a başladım. Kitapta geriye dönüşler ve bilinç akışı tekniği oldukça yoğun kullanılmış. Olaylar birbirleriyle pek alakalı işlenmemiş. Rüzgar nereye savurduysa oraya gitmiş bir kitap bence. Ayrıca bir kitaba onlarca hayat sığdırılmış gibi. Kahramanın onlarca kadınla birlikte oluşu, istediği zaman istediğini kadınlara yaptırıyor olması ve bu kitapta kadının fazlaca objeleştirilmiş olması beni çok rahatsız etti. Zevk alıp okuduğum bir kitap olmadı, düş kırıklığı yarattı. Baş karakterin her şeye bu kadar kolay erişmesi ve dilediğini hayattan tutarsız bir biçimde bu kadar kolay gerçekleştirebilmesi kitabı gerçekçi olmaktan uzak düşürüyor. Sanatsal açıdan olgun bir örnek değil bu kitap bana kalırsa.
BoşlukJerzy Kosinski · E Yayınları · 2014145 okunma
Göz alabildiğine uzanan boz tepelerin ardından her sabah donuk bir aydınlık beliriyor, Ruh'un çocukları olan yağmur damlaları hızla toprağa düşüyordu. Ruh önüne kattığı çocuklarını kendisinden kaçtıkları için cezalandırırmış gibi kamçılıyor, oraya buraya savuruyordu.
Belleğimde tek bir anıyı canlandırdığımda, ötekiler de kendiliğinden gözümün önünde beliriverir ve az sonra geçmişteki bir anı tümüyle karşımdadır. Bu kendi kendine oluşan bir durumdur ve beni heyecanlandıran da, bunu kontrol altına alamayışımdır.
Sıranın en önündekine yetişmek için çaba göstermek de en arkada kalmak da kötüydü. Çünkü o zaman kitlelerle iletişimi kaybederdin ki bu da çürüme ve yozlaşmaya yol açan bi durumdu. Birinin tökezlemesi bütün sıranın yavaşlamasına neden olurken düşmesi ise diğerlerinin ayakları altında kalıp ezilmesi anlamına gelirdi
Kadının özgürlük ve eşitliğini en üst düzeylere eriştirdiniz; gerçekten bir kadın olarak beni bir erkek gibi cezalandırdınız. Size teşekkür ederim. Beni cezaevinden daha berbat bir yere koyarak ödülendirdiniz.
Ulrike meinhof
Kiliseler bana hep çok etkileyici gelmiştir. Ne de olsa bu binalar Tanrı'nın dünyanın çeşitli yerlerine serpiştirdiği evleridir. Tanrı elbette bunlarda oturmaz ama nedense aynı anda bu evlerin hepsinde bulunduğuna inanılır. Sanki zengin çiftçilerin olur da gelirse diye sofralarında onun için her zaman fazladan bir tabak bulundurdukları davetsiz bir misafir gibidir Tanrı.
Yakaladıkları Yahudileri ve Çingeneleri yakmak için koca koca fırınlar yaptıklarına inanılan insanların, diğerlerinin göz ve saçlarının rengini değiştirmesi saha kolay olmaz mıydı acaba?