Körlük (kitapta beyaz felaket diye adlandırılıyor çünkü normal körlükten farkı karanlık bir perde değil beyaz bir ışık görülüyor);
Trafikte bir kişinin kör olmasıyla başlar ki bu olay çok manidardır trafikte gözümüzün kapandığı, insanlıktan çıktığımız, empatiden yoksunlaştığımız zamanlar çok yaşanır.
Yazarın tabiri ile ilk kör ( kitapta hiç kimsenin adı geçmiyor, yazar sanki kim olduğumuz değil de ne olduğumuz önemli diyor bize ) göz doktoruna giderek nedenini öğrenmeye çalışır fakat sebebi bulunmaz. Doktor ve klinikte ki hastalardan başlamak üzere körlük yayılır ve salgın tüm dünyayı vurur sadece doktorun karısı kör olmaz.( Doktorun karısı yardım sever çözüm odaklı, lider ve yol göstericidir. Sanki yazar burda aydınları, aydın kalanları, aydın kalmaya çalışanları temsil etmiş doktorun karısıyla, körleri gördükçe üzülen ve bir o kadarda bu körlerin insanlıktan çıkmalarına rahatsız olan bu kadının gözünden görüyoruz kitabı).
Olay silsilesi yaşanır. Kitabın başında insanların kör olduğu gibi gözler açılır sanki tek bir körle yayılan bu salgın aynı şekilde tek bir aydınlanmayla çözülüyor, ilk kör ilk gören oluyor.
Kitap başladığı gibi bitiyor, aydınlık yarınlar için umudunuzu yitirmeyin diyor yazar.
Yazarın hiciv sanatıyla şov yaptigi bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Gelişmişlik ve refah diye anlatılan bu beyaz ışıklı körlüklerin aydınlatması gözlerin açılması dileğiyle.