Gökay

Gökay
@Gky16
Tekstil teknisyeni
Lise
Bursa
41 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
En başta mutsuzluk elbet Kasaba meyhanesi gibi Kahkahası gün ışığına vurup da ötede beride yansımayan Yani birinin solgun bir gülden kaptığı firengi Öbürünün bir kadından aldığı verem Bütün işhanlarının tarihçesi Bütün söz vermelerin tarihçesi sevgim acıyor..
Reklam
üç kere üç dokuz eder bilirsin birin karesi birdir kare köküde bilirsin mutlu aşk yoktur bilirsin..
Ben sana kürk alamam doğrusu Güzel bileklerine bilezik alamam. Bir kap yemek, bir elbise. Öyle bir tad var ki fakirliğimizde Başka hiçbir şeyde bulamam.. Sokağımız arnavut kaldırımı, Evimiz ahşap iki oda. Daha iyisi de olabiridi ya, Şükür buna da.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mavimtrak kımıldayan bir nesnesin, hortlak gibi bir şey! Sen de kollarını açıyorsun, ama gerinmek için değil bu, bir çeşit kutsallık var bu kolların açılışında. Birden akşam olmuş ve sen yanımdasın .
Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken (iyi uykular diliyorum!), seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
Reklam
Her tarafa ‘Milena’ yazdım, yazmayı bildiğim tek kelime bu ve ben büyük bir coşku ile bunu herkese göstermek istiyorum…
Bilirsin ki bir kitap olduklarını bilmeden,kitaplarının kapağını bile açmadan,sayfalarını bile karıştırmadan yaşayıp ölen insanlar vardır.
Sayfa 63 - TimaşKitabı okudu
Çekemezsen gülün nazını Ne dikene dokun ne gülü incit Mecnun değilsen eğer Sahrada Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit..
Hayır, boşuna yaşamadık. Şu kuleler kurumuş kemiklerimizden yapılmadı mı?
Doğal olan içimizdeki sessizliktir; gevezelik sonradan edinildi.
Reklam
Hatırlama,bir buluşma biçimidir. Unutkanlık,bir özgürlük biçimidir.
İyidir diyorlar İnanmıyorum. Hoş kötü deseler de kabulüm. Ama göz göze geliyoruz da bazı, Dağda bayırda pazarda Kahroluyorum reis Kahroluyorum.
Gece kanlıdere köprüsü abarabaşı ay uzaklarda. Çapaklı bir aydınlık,yeni doğmuş bir bebeğin gözleri gibi. Kıraç Ahır Dağının yamaçlarına vuruyor,arzusuz.
Sayfa 19 - İz yayıncılıkKitabı okudu
Seni kaybetmekten o kadar çok korkuyorum ki Milena. Bazen düşünüyorum da eğer gerçekten insanlar mutluluktan ölebilselerdi benim çoktan ölmüş olmam gerekecekti…
"Sana neredeyse yalvariyorum Milena, gelme! Bırak, birgün çok gerektiğinde gelmeni istersem hemen geleceksin umuduyla yasayayim; ama şimdi gelme nasıl olsa geri dönmek zorunda kalacaksın."
Ezberlediğim ilk şiir..
Uçurumun kenarındayım Hızır Bir dilber kalesinin burcunda Vazgeçilmez belaya nazır Topuklarım boşluğun avcunda Derin yar adımı çağırır Kaldım parmaklarımın ucunda Uçurumun kenarındayım Hızır Bir gamzelik rüzgar yetecek
Reklam
Senin olmadığın şehirde yürümek istemezdim.
Oysa bizde çiğ süt emdik; Ama nankörlük damarımız tutmadı hiç..
İnsan sevince her şeyi ona benziyor. Başka şehirde, bambaşka sokaklarda, herkes o, herkesin gülümsemesi o, kiminin saçı, kiminin bakışları, kiminin adımları. Evet, her şey sevdiğine benziyor da, bütün şehri toplasan bir sevdiğin etmiyor.
Sayfa 114Kitabı okudu
Aysel git başımdan ben sana göre değilim Ölümüm birden olacak seziyorum. Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Aysel git başımdan istemiyorum. Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün Dağıtır gecelerim sarışınlığını Uykularımı uyusan nasıl korkarsın, hiçbir dakikamı yaşayamazsın. Aysel git başımdan ben sana göre değilim. Benim icin
Susmanın kalesine sığınıyorum Önümde karanlıktan duvarlar Sırtımda insan yüklü bir gök var.
Sayfa 54
"Peki kuşlar"dedim,"kuşlar nasıl uçuyor?" "Kanatları var"dedi. "Ya kanatlar? Onlar nasıl uçuyorlar?" Diye sordum. "Kuşları var." Diyemedi.
Reklam
Bir gülüşü var; Dersin ki Selçuklu ordusu Malazgirt'in göbeğine hilal şeklinde çökmüş.