En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup da
ötede beride yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı firengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
Bütün söz vermelerin tarihçesi
sevgim acıyor..
Ben sana kürk alamam doğrusu
Güzel bileklerine bilezik alamam.
Bir kap yemek, bir elbise.
Öyle bir tad var ki fakirliğimizde
Başka hiçbir şeyde bulamam..
Sokağımız arnavut kaldırımı,
Evimiz ahşap iki oda.
Daha iyisi de olabiridi ya,
Şükür buna da.
Mavimtrak kımıldayan bir nesnesin, hortlak gibi bir şey! Sen de kollarını açıyorsun, ama gerinmek için değil bu, bir çeşit kutsallık var bu kolların açılışında. Birden akşam olmuş ve sen yanımdasın .
Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken (iyi uykular diliyorum!), seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
Gece kanlıdere köprüsü abarabaşı ay uzaklarda.
Çapaklı bir aydınlık,yeni doğmuş bir bebeğin gözleri gibi.
Kıraç Ahır Dağının yamaçlarına vuruyor,arzusuz.
Seni kaybetmekten o kadar çok korkuyorum ki Milena. Bazen düşünüyorum da eğer gerçekten insanlar mutluluktan ölebilselerdi benim çoktan ölmüş olmam gerekecekti…
"Sana neredeyse yalvariyorum Milena, gelme! Bırak, birgün çok gerektiğinde gelmeni istersem hemen geleceksin umuduyla yasayayim; ama şimdi gelme nasıl olsa geri dönmek zorunda kalacaksın."
İnsan sevince her şeyi ona benziyor. Başka şehirde, bambaşka sokaklarda, herkes o, herkesin gülümsemesi o, kiminin saçı, kiminin bakışları, kiminin adımları. Evet, her şey sevdiğine benziyor da, bütün şehri toplasan bir sevdiğin etmiyor.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum. Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim icin