Yaşamak | Yu Hua
"Mutlu olduğun sürece fakir olmak utanılacak bir şey değildir."
Fugui zengin bir ailenin tek erkek evladıdır. Çapkınlık ve kumar peşinde koşarken ailesinin tüm mal varlığını kaybetmesinin ardından yaşadığı hayat anlatılıyor.
"İnsanların unutmaması gereken dört kural vardır: Yanlış söz söyleme, yanlış yatakta uyuma, yanlış eşikten girme, elini yanlış cebe atma."
Çin'in komünizm sistemine geçtiği dönemde halkın çektiği sıkıntıyı anlatan bir kitap. Fugui tüm mal varlığını kaybedip, aklını başına devşirirken başına gelen şeyler, aile saadetinin kayboluşu, çok zenginken fakir ve muhtaç bir hale gelmesi ve birçok kayıp yaşaması anlatılıyor. Konusu, yazılışı yönünden herkesin seveceğini düşünüyorum. Yaşama dair sevmek, kaybetmek, affetmek, mutlu olmak, aile ... Bir çok şey bu kitabın içindeki yaşam öyküsünde.
Normal İnsanlar | Sally Rooney
"Neyim var, bilmiyorum diyor Marianne. Niçin normal insanlar gibi olamıyorum, bilmiyorum."
İrlanda da bir lisede okuyan iki gencin hikayesi. Marianne içine kapanık, asosyal, hiç arkadaşı olmayan zeki bir kız. Connell lisenin gözdesi, başarılı ve okulun futbol takımında oynuyor. Connell' in annesi Marianne'nin evine temizliğe gidiyor. Annesini almak için gittiğinde bir kaç kez Marianne ile konuşuyor aralarındaki sohbet gittikçe ilerliyor ve bir ilişkiye dönüşüyor. Ancak Connell bu ilişkiyi okuldan ve arkadaşlarından saklama kararı alıyor.
"Şu dünya, sevgi denen şeyi kimsenin şiddetin en adi ve aşağılık biçimlerinden ayırt edemediği kadar kötü bir yer olabilir mi?"
Yazar bu ilişkiyi kitapta senelere bölerek anlatıyor. İkisinin ilişkisi aslında oldukça zorba aynı zamanda aşırı zararlı. Birbirlerinden kopamayan yanlarıda var. Ama en baştaki hata ve sonraki de Connell ait. Bir insan ancak bu kadar duygu özürlüsü olabilir. Sonradan karakter gelişimi oluyor tabi ama nelerden sonra... Marianne kendini değersiz bulması ailesinden başlıyor ve çoğunlukla ucu Connell ile olan ilişkisine dayanıyor. +16 bir kitap varacağı noktayı öğrenmek için okuyorsunuz. Aslında kurgu olay örgüsü güzel. Bu kadar ilerisine gidilmesine gerek var mıydı bilmiyorum ama altı ödül sahibi olan bir hikaye.
Asi Gökler | Ann Sei Lın
"Mavi denizin üstünde, bir tekne yapıyorum kuş tüyleriyle, kürek çekiyorum bulutların arasında..."
Kurura' nın, hizmetçi olarak yaşadığı gök şehri Midori, günün birinde dev bir ejderha (şikigami: Kağıttan yapılmış) tarafından saldırıya uğrar. Kurara arkadaşı Haru ile kaçmaya çalışırken, Hünerbaz(Kağıdı kontrol edebilen) Himura ile karşılaşır. Yolları kesişen üçlü kaçmayı başarır. Ancak Kurara bu kaçışın ardından yakın arkadaşı Haru hakkındaki en büyük sırrı öğrenir.
"Sönmekte olan bir yıldız kaydı göklerden, bir ağaç büyüdü düştüğü yerden..."
Kitap hem fantastik, hem Japon mitolojisinden esintiler taşıyor. Yazar çok güzel bir evren oluşturmuş. Beklentim olmadan başlayıp çok severek okuduğum bir kitap haline dönüştü. Bir evren düşünün: Yerde yaşayanlar ve Gökte yaşayanlar olarak ayrılmış. Bunların arasından şikigamiler özünü kaybetmemiş ve kaybetmiş olanlar, kaybetmiş olanlar genelde canavara dönüşüp zarar veriyor. Aynı zamanda kötü şikigamileri avlayan kağıt ustaları yani Hünerbazlar var. Evren üzerine yazabileceğim bir çok şey var. Ama fazlası spoilere girebilir. O yüzden hazır ikinci kitapta çıkmışken okuyun derim.
Batan Güneş | Osamu Dazai
Kazuko babasının ölümünden yıllar sonra dayısının sözünü dinleyerek tokyodaki evlerini satıp annesiyle birlikte taşra bir yere yerleşir. Askerde olan kardeşi Naoci, bir süre sonra geri döner. Kardeşi madde bağımlısı olmuştur. Annesinin sağlığı ise gitgide kötüye gidiyordur.
Dazai'nin şair sevgilisinin (Şizuko Ota) yazdığı mektuplardan ve hayatından esinlenerek yazdığı bir kitap. Kitaptaki yazar karakterinin Dazai olma ihtimali yüksek diye düşünüyorum. Ayrıca kitapta savas sonrası baskalaşan ve yavaşça dışarı açılan Japon toplumunun bozulmaya başlaması da anlatılıyor. Şizuko Ota ile ilgili pek fazla bilgi bulamamakla birlikte, kitaptaki olaylar kendi yaşantısından notlar ise biraz içim burkuldu. Sayfaları çevirirken başına neler gelmiş demeden geçemedim maalesef.
Yalın Tutku | Annie Ernaux
Yazarın okuduğum dördüncü kitabıydı. Nobel ödüllü yazar olmasından dolayı merak edip 'Bir Kadın' kitabıyla tanıştım kendisiyle. Aslında daha önce okumadığım bir tür. Otobiyografik bir şekilde ilerleyen yazarın, kendi hayat hikeyesine dayanan, anılarından oluşan kitapları... Ancak okurken sevdiğim bir tür olduğunu farkettim. Yazarın kaleminden kaynaklı olabilir bu durum.
Bu kitabında evli bir adam olan A. ile ilişkisinden bahsediyor. İlişki ilerlerken bunun kendisi için saplantılı bir hale dönüşmesinden ve ayrılıktan sonra geçirdiği evrelerden bahsediyor.
Denizin Altına Düşen Kız | Axie Oh
Mina' nın yaşadığı köyde savaş, kıtlık ve fırtınalar kol geziyordur. Köylü fırtınaların son bulması ve ülkenin eski haline kavuşması için her yıl bir kızı, Deniz Tanrısı nın gelini olarak atayıp tören eşliğinde denize atıyordur. Mina abisinin sevdiği kız Deniz Tanrısı' nın gelini seçilince onun yerine denize atlar. Ancak deniz dünyası yaşadığı dünyadan daha karışık ve içinden çıkılmaz haldedir.
Fantastik evren ve mitolojik sevenlere önerebileceğim masalsı bir kitap. Uzak doğu mitolojisinin bir çok ögesi mevcut. Ejderhalar, su yılanları, ay tanrıları, yarı tilkiler ve niceleri... Açıkçası kore mitolojisine dair okuduğum ilk kitaptı. Masalsı bir havası olduğu için kesinlikle beğendim diyebilirim.
Odysseus | Marılú Olıva
Bir çok mitolojik kurguda kurnaz ve zeki Odysseus' un hikayesi anlatılır. Onun 20 yıl süren sürgünü ve yaşadıkları mitolojide her hikayede vardır. Bu kez Odysseus'un yolculuğunu karşılaştığı bütün kadınların anlatımıyla dinliyoruz.
Athena, Büyücü Kirke, Tarafından esir tutulduğu Kalypso, Çaresizce ona aşık olan Nausikaa, Savaş Tanrısı ve Odysseus' un koruyucusu Athena ve 20 yıl onu bekleyen bir şehir yönetip, bir çocuk büyüten aynı zamanda taliplilerini oyalayarak tahtını koruyan Penelope kitapta hepsinin anlatımı mevcut.
"Bir izahata kalkışıyorum. Yazmak ihanet edenin son çaresidir."
~Jean Genet
Nobel ödüllü yazar Ernaux, bu kitabında öğretmenliğe yeni adım atmışken mide rahatsızlığı sebebiyle kaybettiği babasının hayatına ışık tutuyor. Onunla ilgili hatırladığı anılarını ve babasının kökenini anlatıyor. Babasının çiftçi bir ailede başlayan hikayesi askerden sonra fabrikada çalışması ve annesiyle tanışmasını anlatıyor.
"Bundan böyle, onun için hep aynı hayat. Ama bundan daha mutlu olunamayacağı inancı."
Yazarın severek okuduğum kısacık ama duygu yüklü bir kitabı. Daha önce Bir Kadın, Olay kitaplarını okumuştum. Bu okuduğum üçüncü kitabı diğer kitaplarınıda sırayla okuyup tamamlamayı düşünüyorum. Hikayeler gerçek hayata dair oldukları için keyifle okuduğumu söyleyebilirim.
"Ben hep insanlarca aptal yerine konula konula ömür geçirdim. Yine de vicdan sahibi insanlar için kandırılmak kandırmaktan daha iyidir."
Japonya'nın Meici dönemine geçişte yazılmış bir eser. Yazar modern Japon edebiyatının temelini oluşturmuş ve birçok yazara örnek olmuştur.
Kitapta Otama adındaki genç bir kız, yaşam şartlarından dolayı kendisinden daha zengin bir adama metres olmayı kabul eder. Yaşlı babasının ve kendisinin daha iyi şartlarda yaşamasını ister. Ama yolları onunla yaşıt olan üniversite öğrencisi Okada ile kesişir. İkiside birbirleriyle ilgilenmeye başlar.
"Kadınlar bir karar verene kadar acınası bir tereddüt içinde kalırlar, boşa koyarlar dolmaz, doluya koyarlar almaz ama bir şeyi kafalarına koydular mı, erkeklerin aksine sağa sola bakmaz at gözlüğü takmış gibi, sadece önlerine bakarak dörtnala koşarlar."
Yazardan okuduğum ilk eserdi. Dönemin şartlarını güzel bir şekilde anlatan bir kitap olduğunu düşünüyorum. İnsan ilişkileri üzerine beğendiğim bir kitap oldu.
"Dünyanın ortasında ışık içinde yüzüyordum."
Üniversite öğrencisi bir kızın, hamile kalması ve bu süreç içerisindeyken durumdan kurtulma çabalarını anlatıyor. Dönem şartlarında kürtaj yasak ve yapan doktor meslekten atılıyor. Aynı zamanda hamile kalan bir bayanada iyi gözle bakılmıyor. Yazarın psikolojik buhranını ve 1964 döneminin Fransasını okumak isterseniz tavsiye ederim.
"Artık sesini duymayacağım. Olduğum kadını, bir zamanlar olduğum çocukla bir araya getiren onun sesi, sözleri, elleri, tavırları gülüşü ve yürüyüşüydü. Geldiğim dünyayla aramdaki son bağ da koptu."
Kitap küçük bir kasabada yaşayan bir annenin ölümüyle birlikte başlıyor. Yazar annesinin yaşam öyküsünü bildiği tüm hikayeleriyle anlatıyor. Anne ile kız arasındaki dönem ve yaşayış farkları, aynı zamanda benzerlikleri gözler önüne seriyor. 2022 Nobel ödüllü bir yazar. Okuduğum ilk kitabıydı. Ve oldukça beğendiğim bir kitap oldu. Diğer kitaplarınıda şimdiden okuma sırama ekledim.
"Kaldı ki en büyük kötülükler daima iyilik bahanesi ve kisvesi altında insan hayatına sızar."
Erasmus' tan okuduğum ilk eser. Kitabın ismine ithafen savaşın o dönem avrupasına yaptığı etkileri anlatıyor. Koyu bir hristiyan olan Erasmus, savaşmanın kötülüğünden, çirkinliğinden bahsediyor. Asıl olarak incilde sadece insanı severek yaşamak gerektiğini vurguluyor. Ve savaş emri verenleri eleştiriyor. Ayrıca bir kaç bölümde, 1500' lu yıllarda yaşayan türklerden bahsediyor. Muhtemelen Osmanlı ile girilen savaşlar ve dönemde geçen anlaşmazlıklar üzerine yorum getiriyor. O zamanda Osmanlı Devletinin başında Kanuni var. Tabi haliyle Osmanlı'nın sınırlarının genişlediği ve en parlak döneminden bahsediyorum. Avrupada ise bu dönem reform hareketleri başlamıştır. Martin Luther ve diğer ayaklanmalar eşliğinde özgürlükçü düşünce gelişmeye başlamıştır. Erasmus ise savaşla ilgili bazı düşünceleri eleştirerek, savaşmayın diyor. En iyi kanıt olarak incildeki sözleri hatırlatıyor.
"Sana küfrederlerse, susacaksın; nasılsa vicdanları sızlayacaktır."
6 öyküden oluşan bir kitap. İlk hikayede ana tema her insanın içinde merhamet ve sevginin bulunması ile ilgili. İkinci hikaye sürekli didişen iki aile arasındaki sorunlar anlatılıyor. Üçüncü hikayede köylüleri çok çalıştıran bir toprak sahibi, dördüncü hikayede çocuklar için kavgaya tutuşan iki aile, beşinci hikaye açgözlülüğüne yenilen bir adam, son hikayede ise zengin bir ailenin tüm varlığını kaybetmesi anlatılıyor.
Her hikayede ana fikir; insanların birbirini sevmesi, kimsenin hakkını gasp etmemesi üzerindeydi. Okunabilecek öğüt verici kalıcı bir klasik olduğunu düşünüyorum.
Sam, Orada Mısın? | Dustin Thao
"Belki de rüyalarım birbirimizi bulabileceğimiz başka bir yerdir."
Julie lise son sınıfta bir öğrencidir. Hiç ayrılmadığı sevgilisi Sam' ı bir trafik kazasında kaybetmiştir. Bundan dolayı kendini suçlayan Julie için işler hiç yolunda gitmiyordur. Sam ile vedalaşamamış, kendini eve kapatmış ve kimseyle görüşmüyordur. Çok kötü bir anında Sam' ın numarasını çevirir. Ve telefondan yanıt gelir.
"Sam ve ben, şimşekler gökyüzünü aydınlatırken su birikintileri ile dolu caddelerde koşuyorduk."
Kitabın başından itibaren Sam geri gelecek umudu ile başlıyorsunuz. Bir zaman sonra sizde bunun imkansız olduğunu kabullenerek mutsuz sona kendinizi hazırlıyorsunuz. İlk aşkınıza nasıl veda edersiniz temalı duygusal bir hikayeydi. Kurgunun alışılmışın dışında olması merak ederek okumama sebep oldu.
Bu Bir Masal Değildir | Denis Diderot
"Fakat hastalıklar, büyük sıkıntıların yanı sıra büyük mutlulukları da beraberinde getirebilir."
"Sefalet, insanlar arasındaki bağları pekiştirir."
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kısa, içinde iki öyküyü barındıran bir kitap.
İlk hikaye 'Bu bir masal değildir' de yazar ikili ilişkilerde her daim bir tarafın daha fazla fedakarlık yaptığını, iyi insanların hep kötü insanlara denk geldiğini iç içe iki ayrı olayla anlatıyor.
'Bourbonne' lu iki dost' hikayesinde ise fakir bir ailede büyüyen iki dosttun birbirleri için yaptığı fedakarlıklar anlatılıyor. Yazar hiç bir şeyi olmayan insanların dostlarına daha bağlı olduğunu ve ailesi gibi saydığını söylüyor.
Günü değerlendirmek adına okunabilecek klasik bir eserdi.