Takma adı Osamu Dazai olan ve bu isimle daha iyi tanınan Şuji Tsuşima, 1909'da Tsugaru Yarımadası'nın merkezi yakınlarında küçük bir kasaba olan Kanagi'de dünyaya geldi. Ailedeki siyasetçi olma geleneğine karşı çıkan Dazai gençliğinde yazar olmaya karar verdi. Yirmi yaşında Tokyo Üniversitesi Fransız Edebiyatı Bölümü'ne kaydını yaptırdı. 1935'te kısa hikayeleriyle ve 1936'da ilk romanı ile (Bannen- Alacakaranlık Yılları) Akutagava Ödülü'ne aday gösterildi. Ödül başka yazarlara verilse de Dazai'nin ünü yayıldı. Bunu takip eden on yılda otuzu aşkın edebi ve otobiyografik eser yayımladı (1944 basımı Mor Bir Serserinin Gezi Notları da dahil). Dazai'nin en iyi eserleri savaşın hemen sonrasına rastlar: 1947'de Şayo (Batan Güneş-YKY 1993), 1948'de Ningen Şikkaku (Artık İnsan Değil).
Hayatının büyük bölümünü intihar takıntısıyla geçiren Dazai, 1948'de metresiyle birlikte suya atlayarak intihar etti. Ama ölümünden kırk yıl sonra bile Japonya'da hâlâ ilgi gören bir yazardır.
Buna nasıl tahammül ediyorlar? Her günü pes etmeden, umutsuzluğa kapılmadan, intihar etmeden, hatta siyaset tartışmaya devam ederek nasıl atlatıyorlar?
Alıntılarla Yaşıyorum adlı YouTube kitap kanalımda bütün kitaplarını okuduğum yazarlar için detaylı okuma rehberleri paylaşıyorum. Daha çok arkadaşın bu bilgilerden faydalanabilmesi için paylaşabilirsiniz. ⬇️⬇️
İlk romanım
YouTube kitap kanalımda Japon edebiyatı ve Osamu Dazai hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/QbT0zmxxnoM
Dostoyevski, Tezer Özlü, Sadık Hidayet ve Charles Bukowski'nin genlerinden alınıp ortaya hibrit bir kitap çıkartılmak istenseydi o kitabın adı ne olurdu? Bence
Öncelikle Yazar hakkında edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum; Osamu Dazai, Japon edebiyatı denildiğinde akla gelen önemli yazarların başında geliyor. Gerçek adı Şuuiçi Tsusima olan yazar, zengin bir ailenin 12 çocuğundan biriydi. 19 Haziran 1909 yılında dünyaya gelen Dazai, zengin ve saygın görülen, politikayla iç içe olan bir ailede
Kitapla daha doğrusu yazarla tanışmam Bungou Stray Dogs isimli anime sayesinde oldu.Yazarın en tanınmış eseri olan İnsanlığımı yitirirken yarı otobiyografi şekilde nitelendirebileceğimiz yazarın hayatından kesitler ve duygu düşünceleriyle karşımıza çıkıyor. "Hayata dikiş tutturamamış" kavramıyla tanıştırdı beni Dazai. Yaşamak sanki onun için uygun bir şey değilmiş gibi tekrar tekrar hayatına son verme gayretiyle çabalıyor,beyni bununla haşır neşir iken bir yandan da maskeler altında sakladığı kişiliğinin ve yalnızlığının buhranlı ve bir o kadar karmaşık fikirleriyle zor bir süreç içinde yıpranıyor.Kitabı okudukça Dazai'nin yalnızlığıyla yalnız kalıp bazen onun depresifliğinin üzerime sindiğini hissettirdi bana. Sanki ellerimin arasından kayıp yalnızlığına mahkum oluşunu uzaktan izliyormuşcasına bir hüzne kapıldım okurken. Animeden kaynaklı yazara ayrı bir ilgi duyduğum için midir bilemiyorum ama hayata bakışıma,sahip olduğum değerlere ve yaşamaya farklı bir pencereden bakmamı sağladı.